Deprem bölgesindeki engelli bireyler ve spor

Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 şiddetindeki depremlerin meydanı getirdiği fiziksel ve psikolojik hasar, devlet ve millet birlikteliğiyle onarılmaya çalışılıyor. Sarsıntı ve yıkımın üzerinden tam 27 gün geride kaldı. Depremin ilk dakikasından itibaren sırasıyla arama, kurtarma, beslenme ve barınma süreci önem taşıdı. Devletimizin her bir kurumu ve duyarlı her bir vatandaşımız bölgesindeki acıyı dindirmek için kendinde sorumluluk duygusuna kapılıp, elini 'taşın' altına koydu. Bizi biz yapan merhamete bağlı yardım severlik içgüdüsüyle, bölge insanımızın sıkıntısını nasıl en aza indiririm anlayışıyla, seferberliğe katıldı. Askerleri, polisi, sivil toplum kuruluşlarıyla topyekûn hareket edildi. 'O, bu demeden, ben ne yapabilirim, elimden ne gelir' anlayışıyla hareketle, yapılan iyilikle gönüllere su serpme ve merhem olma, yaraları sarmaya devam ediyor Depremin gerçekleşmesinin daha ilk dakikasından itibaren, tüm vatandaşlarımız gibi bedensel, görme, işitme ve zihinsel engelli bireylerin durumunu düşündük. 'Orada kimse var mı' seslenişinde 'duyamayan' işitme engelli, yerinden 'hareket' edemeyen bedensel engelli, nelerin olup bittiğini 'göremeyen' görme engelli, yaşadıklarını 'çözmeyen' zihinsel engelli bir bireyin, içindeki ruh halini düşünebiliyor musunuz Tüm bunları düşündüğümüzde, deprem bölgesindeki süreci yönetmek hiç de kolay olmadığı gibi, uzmanlık gerektirdiği kanaatindeyiz. Enkazın altında saatlerce kalan insanımızın, dışardan gelen seslere cevap verememesinin meydana getirdiği olumsuz gözüken durumun nasıl olumlu hale dönüştürüleceği merak konusu, oldu!.! 'DEPREMİN SESSİZ TANIKLARI' Deprem sonrası enkazın altında kalıp, çıkarılmayı bekleyen işitme engelli bir bireyin sesini duyurama çabası, dışardan gelen sesi ise duyamamasının, benliğinde oluşturacağı olumsuz etkileşimi tahmin edersiniz, sanırım. Depremin sessiz tanıklarının, deprem anında neleri yaşadıkları ve içinde yer aldıkları bedensel ve ruhsal etkileşim konusunda Anadolu (AA) ajansında yer alan haberden anlamak mümkün. Habere göre depremde evleri ağır hasar gören ve Gençlik ve Spor Bakanlığı yurduna yerleştirilen işitme engelli afetzedeler, depremin yaşadığı korku ve travmayı silmeye çalışıyorlar. Yaşadıklarını hatırlamak istemeseler de, deprem sonrasında devletin şefkat eliyle, içinde yer aldıkları olumsuzluğun üstesinden geldiklerini şu şekilde açıklıyorlar; "Agâh Oktay Özkan; "Eşim ve işitme engelli üç çocuğum ile yerleştiğim yurtta psikolojilerimiz günden güne düzeliyor. İlk ve ikinci depremde şoke olduk. Daha önce böyle bir şey yaşamamıştık. Kahramanmaraş'taki aileme ait evin enkazında ağabeyimi kaybettim, Adana'da kaldığım bina da hasar aldı. Çok üzücü hadiseler yaşandı ancak milletimizin desteğiyle güzel şeyler de oldu. Yavaş yavaş toparlanıyoruz" Halil Poyraz; "Depremde 4 yakınımı, kuzenlerimi kaybettim. Kurtarma çalışmalarına yardım ettim. Kendi evim de hasar aldı. Üzerimizden depremin etkisini atmaya çalışıyoruz. İşitme engelli arkadaşlarımızla bir arada olmak bize iyi geliyor. Sohbet ederek birbirimize