Bütün siyasetçiler Bediüzzaman'ı dinlemeli

İki dünyanın huzur ve saadeti için bütün beşere en güzel şekilde Kur'ânî ölçü ve metodlar sunan Üstad Bediüzzaman Hazretleri, günümüzün sıkıntılarını izale edecek çareleri de en mükemmel bir tarzda ortaya koymuştur.Meselâ, siyasî sahada bütün siyasilere yol haritası olabilecek eserler yazmıştır. Hem Türkiye'de hem de dünyada ortak paydanın Demokratlık olacağını dile getirmiş, bu sebeple de vatan, millet ve İslâmiyet adına Demokrat Parti'yi desteklemiş, talebelerini de teşvik etmiştir. Dost düşman farkı aramayarak her kesimin derdine derman olacak devaları Risale-i Nur yoluyla beyan etmiştir. Hatta kendisine yıllarca büyük zulümleri reva gören dönemin Halk Partisi'nin bile yüzde doksan beşini masum olarak görmüş, suçu yüzde beşe vermiş hakkını da helâl etmiştir. "Meselâ: Bir parti bana binler vecihle sıkıntı verdiği halde, hatta otuz senede hapisler de, tazyikler de olduğu halde, hakkımı helâl ettim. Ve azaplarına mukabil, o biçarelerin yüzde doksan beşini tezyif ve itirazlara, zulümlere maruz kalmaktan kurtulmaya vesile oldum ki, 've la teziru vaziretun vizra uhra' (Meali: Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez) (En'am Sûresi 164) âyeti hükmünce kabahat ancak yüzde beşe verildi. O aleyhimizdeki partinin şimdi hiçbir cihetle aleyhimizde şekvaya hakları yoktur" 1 diyen Üstad Bediüzzaman Hazretleri, kendisine son derece sıkıntı veren Halk Partisi'ne bile toptancı bir bakışla yaklaşmamış, sadece yüzde beşi suçlu bulmuş ve şöyle demiştir: "Bu noktaya binaen, Risale-i Nur eski Partinin dört beş hatasını yüz derece ziyadeleştirmeye manidir. Yüzde beş adamın hatasını doksan beşe de verip yirmi otuz derece ziyadeleştirmemiş. Onun için umum o partinin ekserisi iktidar partisi kadar Risale-i Nur'a minnettar olmak lâzımdır. Çünkü, bu dersi, bu kanun-u esasiye-i Kur'âniyeyi Risale-i Nur ders vermeseydi, o beş adamın hatası binler adamı da hatakâr yapardı."2 Üstad Bediüzzaman Hazretleri, "zulmen bütün hukuk-u medeniyeden ve insaniyeden ve yaşamak hakkından mahrum edildiği"3 halde, Halk Partililerin bütününü töhmet altında bırakmamak için Beşinci Şuâ Risalesi'ni, "Dâhilde asayişi temin için ve yüzde doksan beş masuma zarar gelmemesi için neşredenlere izin verdim. Said meşveretle neşredebilir dedim."4 O dönemde, CHP Genel Sekreteri olan Hilmi Uran'a yazdığı mektubta şunları söylemiştir: "Şimdi Parti Kâtib-i Umumisi itibarıyla size bir hakikati beyan etmeye kendimi mecbur biliyorum. (...) Halk Fırkası'nın millet karşısında gayet ehemmiyetli bir vazifesi var. (...) Bu asrın Kur'ân'a şiddet-i ihtiyacını hissetmekte İsveç, Norveç, Finlandiya'dan geri kalmamak size elzemdir. Belki onlara ve onlar gibilere rehber olmak vazifenizdir. "Siz, şimdiye kadar gelen inkılâp kusurlarını üç dört adamlara verip şimdiye kadar umumî harp ve sair inkılâpların icbarıyla yapılan