Barla'ya paha biçilmez

Barla deyince akla ilk gelen hiç şüphesiz, Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri ve Risale-i Nur Külliyatıdır.Çünkü Barla, Üstad Bediüzzaman hazretlerinin dokuz sene sürgün olarak kaldığı ve Risale-i Nur Külliyatının ekseriyetinin telif edildiği yerdir. Bu sebeple, Barla'nın ehemmiyeti ve kıymeti paha biçilmezdir. Evet, "Barla'dan âlemi nuruyla ziyalandıracak olan Risale-i Nur meydana çıkıyor; dünya ilim ve irfan sahasına Türkiye'den bir güneş doğuyor"1 Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin Barla'ya gelişi 1927 yılının Mart ayının ilk günlerine rastlamaktadır. 1927'den 1934 yılları arasında Barla'da telif ettiği risale sayısı 106'dır. (Nur Yolu Gezi Rehberi 30) Barla, Latince bir kelimedir. Saklanan, gizlenen, siperlenen gibi manaları vardır. Nasıl Nur Risaleleri, "sırren tenevveret" müjdesi altında parlamış ve bütün âleme intişar etmişse, aynen öyle de Barla'nın ismi de aynı sırra mazhar olmuş ve beşaret altında gizlenmiştir.2 Bu yazımızda Barla'nın tarihi ve durumu hakkında bilgiler paylaşmak istiyoruz. Bütün kaynaklar Barla'nın tarihinin çok eskilere dayandığını yazmaktadır. Barla, Isparta İl Merkezine 46 km, Eğirdir İlçe Merkezine 23 km uzaklıkta, Eğirdir İlçesine bağlı bir köydür. Doğudan Eğirdir Gölü, batıdan Atabey sınırı, kuzeyden Senirkent Akkeçili Köyü ve güneyden Bağören Köyü ile çevrilidir. Barla'nın kısaca tarihi şöyledir: Eski adı Parlais olan Barla'da, MÖ I. yüzyıldan itibaren para basılmıştır. MÖ. 25 yılında İmparator Augustus tarafından Galatia Eyaletine dâhil edilen şehrin ismi "Colonia Julia Augusta Parlais" olarak değiştirilmiş ve kent bir Roma kolonisine dönüştürülmüştür. Barla'da Roma İmparatorluğu'ndan kalan tarihi eserler; Roma Köprüsü ve 2 adet Kaya Mezarıdır. Romalılardan sonra Barla'da Bizanslılar, Selçuklular, Hamidoğulları ve Osmanlılar hüküm sürmüşlerdir. XIV. yüzyılda Isparta ve çevresinde kurulan Hamidoğulları Beyliği döneminden günümüze kadar gelen önemli eserlerden biri Barla'da bulunan Çeşnigir Paşa Camii'dir. Osmanlılar Döneminden ise 2 köprü, 1 hamam, tarihi çınarlar ve çeşmeler günümüze dek gelen eserlerdir. Barla'da, Lozan mübadelesine kadar Rumlarla Türkler iç içe yaşamışlardır. Rumlardan kalan Aya Georgios Kilisesi de önemli yapılardandır. Barla'yı, Türkiye'nin her yerinden gelen yerli ziyaretçilerin yanında, Avrupa, Orta Asya, Orta Doğu, Afrika ve Uzak Doğu ülkelerinden de gelen çok sayıda turist ziyaret etmektedir. Barla'nın, Yokuşbaşı Mahallesi ve Çamdağı Bölgesi yerli ve yabancı turistlerce özellikle Nisan-Kasım döneminde ziyaret edilmektedir.3 İnanç turizmi ile birlikte kırsal turizm, bir bölgenin veya yörenin gelişmesi ve kalkınmasında önemli rol oynamaktadır. Isparta ve Barla hem inanç hem de kırsal turizm açısından önemli bir yere sahiptir. Bu potansiyel dikkate