"Yâ Resûlallah,mirâcınız mübârek olsun!.."

Hazret-i Ebu Bekir, Peygamberlerden sonra, insanların en üstünüdür. Aşere-i Mübeşşerenin yani Cennetle müjdelenen on sahabenin birincisidir. Peygamber Efendimizin kayınpederi, Hazret-i Âişe'nin babasıdır. Eshab-ı kiramın en çok ilim sahibi olanlarındandı. İslami ilimlerin bütün meselelerini bilirdi. Nitekim Resulullah Efendimiz "Göğsümdeki marifetlerin, bilgilerin hepsini, Ebu Bekir'in göğsüne akıttım" buyurmuştur.Resulullah efendimiz yine bir gün buyurdu ki: (Ümmetimin ümmetime karşı en merhametlisi, Ebû Bekr'dir.) Hazret-i Ebu Bekir'in faziletleri, üstünlükleri çoktur. Bunların her biri, Kur'ân-ı kerimin, hadis-i şeriflerin ve Eshab-ı kiram ile diğer din âlimlerinin haber vermesiyle anlaşılmıştır... İmam-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki:"Hazret-i Ebu Bekir'in üstünlüğü, iyi sıfatlarının çokluğundan değildir. Önce imana gelmesi, din için herkesten çok mal vermesi ve canını tehlikelere atmasından dolayıdır. Bu nimet, ondan başkasına nasip olmamıştır." Kâfirler Mi'râc olayını işitince inkâr edip, "Akla zıttır, mümkün değildir" dediler. "Bu iş burada bitti, mal, mülk, saltanat verdik, davasından vazgeçiremedik. Ama artık ondan kurtulduk" diye sevinçlerinden oynamaya başladılar. Birkaçı hemen Hazret-i Ebu Bekir'in evine geldi. Çünkü onun akıllı, tecrübeli, hesaplı bir tüccar olduğunu biliyorlardı. Dediler ki:-Ey Ebâ Bekir! Sen çok defa Kudüs'e gittin geldin. İyi bilirsin. Mekke'den Kudüs'e gidip gelmek, ne kadar zaman sürer-İyi biliyorum. Bir aydan fazla.Kâfirler