"Bu kapıya eğri odun yakışmaz"

Tapduk Emre: "Ey Yûnus, bu ne iştir Getirdiğin odunların hepsi de ip gibi!" Yûnus Emre: "Efendim, bu kapıdan eğri odun bile giremez!" Bugün 7 Mayıs... "Yûnus Emre Kültür Haftası"... Biz de bu vesileyle bir nebze Yûnus Emre hazretlerinden bahsetmek istedik siz değerli okuyucularımıza... Tasavvuf ehli bir Hak âşığı olan Yûnus Emre hazretleri, Eskişehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Yûnus Emre köyünde (Bugünkü ismiyle Sarıköy'de), 1320 (H.720) senesinde 80 yaşında vefât etmiştir... Bu mübarek zat, genç yaşta Tapduk Emre hazretlerine talebe oldu... Senelerce hocasına dağdan odun taşıdı. Getirdiği odunlar gerilmiş ip gibi düzgündü. Hocası; "Ey Yûnus, bu ne iştir Hiç eğri odun görmedim" buyurunca; "Efendim, bu kapıya eğri odun yakışmaz" cevâbını verdi. Ne hikmettir ki, o güne kadar hiç şiir söylememiş olan Yûnus Emre, bir gün Hocasının arzusu üzerine o andan îtibâren şiir, ilâhi söylemeye başladı... Yûnus Emre'nin şiirlerinde, tasavvuf ilmi hâkimdir. Fakat geri kalan her şey dil, vezin, nazım şekli hemen hemen tamâmıyla millîdir. Şiirleri, tasavvufî olduğu için yanlış mânâlara bile çekilmiştir. Yûnus Emre, böyle şiirleri için diyor ki: "Yûnus bir söz söylediHiçbir söze benzemezCâhillerin içindeÖrter mânâ yüzünü..." Çok incelikler sezilen Yûnus Emre'nin şiirleri okundukça, insana yeniden ve tekrar tekrar okuma hevesi verir. Çünkü tatlı bir söyleyiş, ferahlık verici bir anlam ve kolay anlaşılır nasihatleri vardır. Temas ettikleri konular hemen hemen her insanı ilgilendirir. Yûnus Emre'nin şiirlerinin çoğu atasözü hâlini almıştır. Meselâ dünyânın fâniliği hakkında, milletin dilinden düşmeyen