Suçluyu tesbit TBMM Başkanının görevi

Ön not: Tesbit yerine tespit yazmamız gerektiğini sanan dostlara cevap olsun.Tesbit; sübut, sabit, müsbet, isbat... ile aynı kökten (s-b-t) gelir. Suçluyu tesbit etmek "suçu sapit" olanı değil, "suçu sabit" olanı bulmak demektir. "Tesbit" mümkünken, sırf "Word altını kırmızıyla çiziyor" diyerek ya da "tek doğru Türk Dil Kurumu'nun doğrusudur" sanarak "tespit" yazmak, zihni sebt eder (şaşırttırır) ve lisanımızı da "sabit"lerimizden (kökünden) uzaklaştırır. "Vesayeti bitiren Erdoğan idaresinin sivil bakanı" olarak lanse edilen ama aslında eskinin genelkurmay başkanı iken şimdinin Milli Savunma Bakanı olan Hulusi Akar Meclis Komisyonundaki bütçe görüşmelerinde İYİ Parti İzmir milletvekili Aytun Çıray ile bir polemik yaşamış. Bakanın ağzından, Çıray'a karşı, daha sonra, "orada biraz abartılı cevap verdim" demesine sebep olan türden nahoş bir söz çıkmış. Akar'ın sözleri Meclis tutanaklarında önce "Şov yapmak için, yayını izleteceksin, oy alacaksın" şeklinde yazılmış. Ardından itiraz üzerine Tutanaklar düzeltilmiş ve sözlerin aynısı zapta geçmiş: "Şov yapmak için platformdan yayını izleteceksin, oy alacaksın; nah alırsın böyle oy." Koskoca Bakanın hatasını "düzeltmek", ama bunu gerçeği gizleyerek ve kasten tahrifat yaparak yapmak bir tutanak kâtibine mi düşer Tutanak tutmakla görevli idari personel nasıl olur da bu cesareti kendisinde bulur ve nereden bulur Üstelik Bakanın sözündeki hakareti çıkarmışlar ama devamındaki "küfrediyorsun-etmiyorum" ibarelerini cahilce- unutarak! Basın ve bilhassa muhalif basın işin medyatik tarafından tutuyor: Hakaretti, değildi... Oysa Tutanağın "düzeltilmesi" bu olayda "bir hatanın düzeltilmesi"nden ibaret değil. Zira burada bir hata yok ki düzeltilmiş olsun. Burada, göz göre göre malı götüren ve fakat suçüstü yakalanan bir hırsızın, çaldığını, "yanlışlıkla götürmüşüm" diyerek pişkince geri koymasına benzer bir durum var. Yani asıl mesele Tutanaklarda yapılan kasıtlı oynamalar. Daha önce de yazılarımıza konu ettiğimiz