Kırk olsun, al da gel!

Ekonomiden anlamayız. Ama aşağıda yazacaklarımızın ekonomi ile alakası yok. Doğrudan doğruya "milletin cebi" ile ilgili.Son yıllarda ve bilhassa son bir senede orta direğin tümden çöktüğü açık. Dar gelirlinin dardardargelirli haline geldiği de belli. İhracattan kazanan tuzu kurular hariç genel olarak milletin tuzu da şekeri de sele gitmiş durumda. Kamu bütçesindeki açık da her şeyi açıklıyor. Adamın biri denizin dibinden hazine çıkarayım diye suya dalmış. Ama her nasılsa boğulmaya başlamış. Kafasını suyun üzerine çıkardıkça "gırk gırk" diye sesler çıkarıyormuş. Kenarda bekleyen arkadaşı seslenmiş: "Kırk olsun, o da yeter, al da gel." Bu hikâyeyi nereden hatırladık AKMHP Cumhurunun başkanı Erdoğan TBMM'ye sunduğu ek bütçeyle kendi maaşını yüzde 40,4 oranında artırmayı teklif etmiş. Bu enflasyonist ortamda elbette çok mütevazı bir artış oranı teklifi. Ama bu artışla devletten alacağı "maaş" 141.453 TL'ye yükselecekmiş. İşte bu rakam tartışılır. Zira bilebildiğimiz kadarıyla Sarayda "devletin mumu ayrı, benim mumum ayrı" hesabı yapılmıyor. Yirmi beş senede bir alyans yüzükten sonra gelinen noktada bu maaşlar bile ciddi bir servet kaynağı durumunda. Boğulurken gırk gırk eden millete "kırk olsun, al da razı ol, yeter ki benim sandığıma gel" diyecek bir iktidar işbaşında. Enflasyonun çok daha yüksek olduğunu iddia eden muhalefetin bu rakama itiraz etmeye niyeti var mı bilemiyoruz. Bizce muhalefetin cumhurbaşkanının maaşına gelecek 40'ı danışıklı rakamlara delil olarak