Demokrasinin 61. kara günü

Dünkü yazımızda sandığa sahip çıkmanın önemini ve yöntemini anlattık.Sandığa sahip çıkmak demokrasiye sahip çıkmaktır. Sandığa ve demokrasiye halk sahip çıkarsa demokrasi yaşar ve kökleşir. Bu sebeple demokrasiye sahip çıkmaya her zamandan çok ihtiyacımız var. Bunun bir şartı da maziyi ve demokratları hakkıyla anmak ve anlamaktır. Maziden dersler çıkarmak ve istikbale ümitle bakabilmektir. Bu açıdan bakıldığında bugün zor bir günün yıl dönümü. Bediüzzaman'ın kendisine "İslam Kahramanı" adını uygun gördüğü Adnan Menderes 61 yıl önce bugün yani 17 Eylül 1961'de, arkadaşları Zorlu ve Polatkan'dan bir gün sonra zulmen asıldı. Onun ve iki arkadaşının asılmasına giden yolu çizenler ve asanlar unutuldu. Unutulmayanların da hiçbiri hayırla hatırlanmıyor. Ama asılan aslanlar milletin kalbinde. Bu demokrasi düşmanlarına ders olsun. O Menderes ki idam kararı kendisine tefhim edildiğinde "Allah milletimize zeval vermesin" diyebilecek kadar feragat ve metanet sahibi. Milleti için sadece ömrünü değil hayatını da feda edebilmiş biri. İmralı'daki o meş'um idam sehpasında son sözü sorulduğunda "Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda devletim ve milletime ebedi saadetler dilerim." diyecek kadar milliyetperver ve vatansever bir demokrasi âşığı idi. Son sözlerinin devamında "Bu anda karımı ve çocuklarımı şefkatle anıyorum" diyecek kadar da şefkat ve merhamet sahibi idi. Elbette çok sayıda siyasî hatası olmuştu. Duygularına yenildiği olmuştu. İnsanî zaafları vardı ama hayrı şerrine galip gelmiş bir insandı. Büyüyüp yetiştiği zeminden ve kültürden etkilenmeyen siyasetçi yok gibidir. O da bu etkiler altında idi. Siyasi çevresinden ve çevrenin