Ankara'nın kutsalı, Kutsal'ın atası

Eskişehir Seyitgazi Kaymakamı Kutsal Baytak Hanımefendi 19 Mayıs günü yayınladığı kısa bayram mesajında adını üç defa vererek M. Kemal'i övmüş. Ama ikisinde yanlış yazmış: Atatark ve Atakürk.Hücumlar ve eleştiriler üzerine de düzeltme ve özür mesajı yayınlayıp "klavye hatası" mazeretine sığınmış. Uzun metindeki başka kelimelerde hata yok. Ama bu kelimenin üç yazılışından ikisinde hata var. Yani bu şüpheyi davet eden bir durum. Zaten arkada M. Kemal fotosu olmasına rağmen makamında çekilmiş fotoğrafı da "ben Kemalistleri sevmiyorum" diyor. Bu olay, bize, şimdi "sarayın hatırlısı" olan Prof. Dr. Şükrü Karatepe'nin, Kayseri'de belediye başkanlığı döneminde 1996 On Kasım'ındaki çelenk merasimi sonrasında M. Kemal hakkındaki ve daha da önemlisi ondan kurtulma isteğinin biçimi hakkındaki samimi duygularını saf ve temiz şekilde dışa vurarak söylediği şu sözler sebebiyle hapis ve siyasi yasaklılık cezası almasını hatırlattı: "İnancımıza saygı duyulmadığı, sövüldüğü bir dönemde, içim kan ağlayarak, bugünkü törenlere katıldım. ... Bu düzen değişmeli. Bekledik, biraz daha bekleyeceğiz. Gün ola, harman ola, Müslümanlar içlerindeki hırsı, kini, nefreti eksik etmesin." Biz kendisine ve o kafadakilere "daha ne kadar bekleyeceksiniz" diye sormayacağız. Ayıp olur. Bu soruları, sadece Anıtkabir'e sık gitmemeyi başaran ama kendisinden başka bütün liderleri ve hatta sivil toplum örgütlerini ve bilhassa son yıllarda AKP teşkilatlarını neredeyse çarşafla oraya doldurmayı başaran Erdoğan'a da sormayacağız. Muhataplarını "biz Müslümanlar ve diğerleri" olarak ayıran eski Karatepe'den bu yana Türkiye'de neler oldu Neler değişti "Evliya aktablarına merci" olmasını beklediğimiz başörtülü hanımlar devlette "sıradan"laştılar, kaymakam ve nihayet "adi valiler" oldular. Ama arkalarını demokrasiye değil devlete ve "tek adam" ideolojisine dayadılar.