Oğuzname nedir

Oğuzname Türklerin kutlu kitabıdır. Üç parçadan oluşur: Türklerin efsanevi tarihi, atasözleri, Dede Korkut destani hikâyeleri. Üç parçayı da bir arada bulunduran en eski yazma kayıptır ama parçalar ayrı ayrı bugüne ulaşmıştır. En eski yazmayı 14. yüzyılın başlarında en az iki kişinin gördüğünü biliyoruz. Bunlardan biri İlhanlı tarihçisi Reşideddin Fazlullah'tır. Câmiü't-Tevârîh adlı dünya tarihinin 1306-1312 yılları arasında yazdığı ikinci cildinde Oğuzname'nin efsanevi tarih bölümünü Farsça olarak kaydetmiştir. Reşideddin sadece efsanevi tarih bölümünü vermiştir ama Dede Korkut'un Kayı İnal Han zamanında ortaya çıktığını belirtirken onun "güzel sözleri, kerametleri ve hakkında hikâyeler" olduğunu, bunları ayrıca zikredeceğini de yazmıştır. Bu ifadelerden Reşideddin'in elinde tam bir Oğuzname bulunduğunu anlıyoruz. En eski yazmayı gören ikinci kişi, Mısır'daki Kıpçak Türk Devletinde (Memlüklülerde) yaşamış bulunan tarihçi Ebubekir bin Abdullah bin Aybek ed-Devâdârî'dir. Ebubekir, 1310'larda yazdığı Dürerü't-Ticân adlı eserinde Oğuzname terimini de ilk kez kullanmış oluyor. Şöyle diyor: "Muahhar (sonraki, diğer) Türklerin de saygı gösterdikleri ve aralarında elden ele dolaştırdıkları Oğuzname adında bir kitapları vardır. Bu kitapta onların ilk faaliyetleri ve ilk hükümdarları hakkında bilgi bulunmaktadır. O hükümdarlardan büyüğünün adı Oğuz'dur. Oğuzname'de Tepegöz diye isimlendirilen bir şahsın hikâyeleri anlatılır Bu kitapta, Oğuzların aralarında günümüze kadar anlatageldikleri meşhur hikâyeleri ve meselleri vardır. Onlardan zekâ sahibi ve soy soylama ilmine vâkıf olanlar bunları ezberleyip anlatırlar." Tarihçi Ebubekir'in bu kaydı birkaç bakımdan çok önemlidir. 1) Kitabın adını ilk defa olarak zikrediyor. Böylece Oğuzname adı 14. yüzyılın başlarına kadar gitmiş oluyor. 2) Kitapta üç bölüm olduğunu belirtiyor: Tarih (Türklerin ilk faaliyetleri ve ilk hükümdarları), Tepegöz gibi hikâyeler yani Dede Korkut destani hikâyeleri, meseller (atasözleri). 3) Bu kayda göre Türkler kitaba çok saygı gösteriyorlar ve elden ele dolaştırıyorlar. 4) Dede Korkut destani hikâyeleri ile atasözleri zeki kimselerce ezberlenip anlatılıyor. Yani bunlar kitapta yazılmış olduğu gibi sözlü rivayette de yaşıyor. 14. yüzyıl başlarında iki tarihçinin gördüğü Oğuzname, parçalar hâlinde bugüne ulaşmıştır. Üç parçanın bugüne ulaşan en önemli yazmalarını, tarihleri ve dilleri leçeleriyle gösteriyorum. Efsanevi tarih: Câmiü't-Tevârîh'teki "Târîh-i Oğuzân ve Türkân" bölümü (1306-1312, Farsça), Ebülgazi Bahadır Han'ın yazdığı Şecere-i Terâkime (1660, Çağatay Türkçesi), Kazan yazması olarak bilinen Afganistan Afşarları Oğuznamesi (1790'lar, Çağatay