Köpeksiz köyde değneksiz dolaşma

Yiyecek ve içecek zemininde 21. yüzyılda Türkiye coğrafyası ile boy ölçüşebilecek zenginlikte ülke sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Elbette bu iddiamın çok net gerekçeleri var. 11. yüzyıldan bu yana nerelerden nerelere geldiğimizi kısa bir araştırma ile anlamak mümkün. GASTRONOMİ adına geçmişin görkemi ve güzellikleri ile övünmek ya da avunmak çabasında değilim. Bugün olduğumuz ve iç açıcı olmayan yerin çok net farkındayım. Türkiye yaşadığı ekonomik, toplumsal ve siyasi gelişmelerin meydana getirdiği sorunlar yumağında son yüzyıl içinde dünyanın diğer bazı ülkelerinden yönelen tehditlere maruz kaldı. Korkarım gastronomi konusu da bu olumsuzluklardan nasibini fazlasıyla aldı. Tabii ki tüm faturayı bizim dışımızda aramak doğru değil kendi yapmadıklarımızı ve sonucu hoş olmayan yaptıklarımızı da görmeliyiz. BİLGİDEN UZAKLAŞMA, POPÜLER KÜLTÜRÜN YOĞUNLAŞMASI, PLANSIZ SANAYİLEŞME, KONTROLSÜZ GÖÇLER, NÜFUS HAREKETLERİ, KİRLENEN DENİZ, YOK OLAN ORMANLARIN yanı sıra planlı olarak yok edilen ve en önemlisi giderek kaybolan KÜLTÜR ZEMİNİ. Anadolu'nun bu kadim coğrafyasını yaklaşık bin iki yüz yıllık sahibi olarak kimi zaman doğru, kimi zaman da maalesef yanlış ya da eksik biçimlendirdik. Ancak Anadolu efsanevi Anka kuşu gibi bütün bu olumsuzluklara rağmen zamanın yıkımına karşı koyarak her defasında yeni bir yüz, yeni bir heyecan ile kendi küllerinden tekrar var olmayı başarabildi. 'ARTIK OYUN BİTTİ' Ülkemiz geçmiş yılların olumsuzluklarını aşmalı, bilgi ile birikimden yoksun kendince bu ülke insanlarına akıl verenlerin pespaye ve sığ düşüncelerini ortadan kaldırmalı. Ayar vermeye çalışanları da gerçekler ve doğrularla boğmalıdır. Kendilerini gastronomi alanında bu ülkenin sözüm ona bilenleri, karar vericileri sanan ve bu ülkenin gerçek bilenleri