Masallar!

Geçmişte büyüklerimiz dizlerine yatırıp bizleri özdeyişiyle birlikte masal anlatarak uyuturlardı. Bugünlerde ben de yaşımız nedeniyle kendimi öyle düşünmeye başladım. Çocukken en yanlış ve baskı yapılan enerjimizi atmak için spor dalı olarak güreş geçerliydi. Rahmetli kardeşimle bitmeyen çekişmemiz vardı bu anlamda! Ama hep gözüm topta olup maçları veren radyodan dinler, evin bahçesinde futbolu kuralsız oynardık. İki kişiyle başlayan bu heves fakirlik nedeniyle topu olanlara yanaşmamıza ve onun olduğu takımda oynamamıza neden olurdu. Bulunduğum küçük semtte akşam fabrika borusu çalana dek oynardık kuralsız futbolu! Yetenekli olduğumu hiç ummadığım bu oyuna merak etmemin nedeni, futbolu canlandıran dergiler ve gazetelerin spor sayfalarıydı. Takımları sayar, futbolun enstantane fotoğraflarını defterime yapıştırırdım.

İlk kez maça beni dayım götürmüştü. Maç Kasımpaşa ile G.Saray arasında İnönü Stadı'ndaydı. Dönemin aklımda kalan futbolcuları başta Cihat, Lefter olmak üzere Turgay, Reha, Bülent, Ercan, Hakkı Yeten, Süleyman Seba, Gündüz Kılıç'tı. Sinespor gibi spor dergileri vardı. Zaman hızla geçerken benim yaşam gereği en küçük kişi olarak futbol salgınından ancak öğlen yemeğinden kaçıp sıcak yaz günleri boş arsada kaçak oynama şansım vardı. İtalya, Fransa bize karşı daima B takımını gönderirdi. Avrupa'da İtalya'da Lazio'da oynayan futbolcumuz Şükrü Gülesin