Orhan Karaveli

Hastalığı sırasında söz dönüp dolaşıp ölüme gelince Orhan Karaveli yüzünün aydınlığını dışa vuran yarı gülüşüyle, "Artık ardımdan benim yazımı sen yazarsın" demişti. Bilgisayarın başında onun dileğini yerine getirirken içim kan ağlıyor... Karaveli, düşünce kilidinin anahtarını okurun beynine sokan yazarlar soyundandır. Bağımsızlık savaşına sert tutumlar takınarak gelişimi kösteklediği gerekçesiyle İstanbul'da tutuklanıp Ankara'ya yargılanmaya götürülürken İzmit'te bir komutanın buyruğuyla linç edilen Ali Kemal haksızlığa uğramıştır. Karaveli, yazdığı kitapta gerçeği gün yüzüne çıkarmıştır. NÂZIM HİKMET Karaveli, Anadolu'da bir köy mezarlığına gömülüp başına çınar ağacı dikilmesini vasiyet eden Nâzım Hikmet'i görme sevinciyle gitmişti Moskova'ya. Nâzım'la her gün buluşmuş, onun yakınmasına gözyaşı dökmüştür: "Orhan, Rusya'da ilk defa bir Türkten merhaba aldım. Ben vebalı mıyım ki bugüne dek kimse yanıma yaklaşmadı."Bir Rus siyasetçi Boğazlar konusunda eleştiride bulununca Karaveli onu ciddiye almamış, adam, konuşturmak amacıyla yüzüne baktığı Nâzım da "Ben de Orhan gibi düşünüyorum!" demiş. TEVFİK FİKRET Karaveli, "Tevfik Fikret sanki şiiri kendi kalıbına sokarak yazmamış, devrimci bir görüşün öncüsü olmamış, bunlar yok sayılır, oğlu Haluk'un papazlığı öne sürülerek sorgulanır..." demiş, ardından yazdığı "Haluk İnancı" şiirinden dizeler okumuştu: "Yeryüzü vatanım, insan soyu milletimdir benim, ancak böyle düşünenin insan olacağına inandım. Tekmil insanlar kardeşi birbirinin... Bir hayal bu! Olsun, ben o hayale de bin canla inandım. Aklın, o büyük sihirbazın hüneri önünde yok olacak, gerçekdışı ne varsa, inandım."SAKALLI CELÂL"Esprili, kültürlü, derbeder, hazırcevap, titiz, babacan, ütopik sosyalist bir meczup, herkesin tanıdığı bir düşünür, filozof" diye tanınan 1907'de