Ekonomide yeni hikayenin önündeki riskler

Dün seçim sonrası beklentileri irdelerken seçimlerin Türkiye için yeni bir hikaye yazma ve ekonomide yeni sayfa açma fırsatı verdiğini belirtmiştim. Tabi ki her şey güllük gülistanlık gitmeyebilir ve tersi gelişmeler de olabileceğinden hareketle yazıya devam edeceğimi kaydetmiştim. Bugün yeni hikaye yazmaya doğru giden yolda muhtemel riskleri ele almak istiyorum. ? İlk risk elbette iki aylık süreç için ihtimali çok düşük de olsa, bir büyük depremin meydana gelmesidir. Bu durum zaten başlı başına en büyük ekonomik riskin realize olmasıdır. Bu durumda seçim elbette ertelenir. ? Farklı nedenlerle seçimin sonuçlarının açıklanması uzayabilir. Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalabilir. Bu arada ortaya çıkacak siyasi tablo ve belirsizlik, özellikle döviz likiditesinde ince bir buz üstünde gittiğimizden, kuru tetikleyici etki yaratabilir. ? Ya da seçim kampanyası ve ardından gelecek ara dönemde döviz likiditesi bir aşamada biterse yapılmakta olan müdahale amaçlı arka kapı kamu satışları son bulabilir. Yine benzer şekilde kur artışıyla karşı karşıya kalabiliriz. ? Seçim öncesini, ikinci tura kalacaksa iki haftalık süreyi ve yeni hükümetin işbaşı yapmasına kadarki dönemi geçiş süreci olarak görüyoruz. EKONOMİ POLİTİKALARI NE OLACAK ? Bu sürecin az hasarla atlatılması ve piyasalarda oynaklığın düşük tutulabilmesi açısından iktidar taliplilerinin seçim sonrası politikalarını netleştirmesi gerekiyor. ? Muhalefetin ekonomik politikaları açıklandı. Seçimi kazanmaları halinde ekonomide normalleşmeye ve bilenen ortodoks ekonomi politikalarına dönüş söz konusu. Bu politikalar piyasa dostu sayılabilir. ? Yeni iktidar, piyasalaşmaya yakın yeni ekonomi politikası ve kadrolarına dünyadan ve yurtiçinden birkaç çeyrek sürebilecek kredi açılır. Bu hemen hemen her yeni iktidara da yapılır. Programın başarılı olup olmayacağı zaten o süreçte anlaşılır. ? Mevcut iktidarın devamı halinde ise şimdilik ikircikli bir durum söz konusu. Bir yandan Mehmet Şimşek'le görüntü verilerek değişim isteği ortaya konuluyor ama Cumhurbaşkanı Erdoğan da düşük faiz politikasının süreceğini söylüyor. ? Bu durumda mevcut para politikası sürdürülebilir mi diye bakmak lazım. Ekonomide hiçbir şey için mümkün değil, denemez. Yeter ki gerekli bedeli ödemeyi göze alın. Değişiklik yapmadan yola devam etmek çok zor, çok riskli ve bedeli de yüksek. ENFLASYON NE OLACAK ? Mevcut para politikasıyla devam etmek, "faiz düşük, kredi kısıtlı" olacak demek. Yani şimdiki duruma devam edilecek. İş dünyası da "krediye erişemiyorum" diye yakınmayı sürdürecek. ? Faiz düşükse tüketimin, varlık fiyatlarının, gayrimenkulü, konut fiyatlarının ve enflasyonun önüne nasıl geçilecek ? Mevcut finansal baskılamanın daha katmerlisi yanında polisiye önlemler ve çeşitli kısıtlamalar gündeme gelebilir. Ancak enflasyonu kalıcı olarak düşürmeye yetmez. ? Geçen hafta itibariyle TCMB verilerine göre üç aylık mevduat faizi yüzde 28, ticari kredi faizi yüzde 14'tü. ? Buna karşılık TÜFE yüzde 55, ÜFE de yüzde