Bir gün Azîz Mahmud Hüdâyî hazretleri, pâdişahın dâvetiyle saraya gider. Oturup sohbet ederler. Az sonra büyük velî abdest almak ister. Pâdişah ibrikle su döker. Sultânın annesi de, elinde havluyla beklemektedir. O ara içinden; "Bir kerâmetini görsem" diye geçer. Abdest biter. Büyük velî kurulanırken; "Hayret! Bâzısı kerâmet görmek istiyor. Hâlbuki Pâdişah eğilmiş, elimize su döküyor. Annesi, havlu tutmak için ayakta bekliyor. Bundan büyük kerâmet mi olur" buyurur. Sohbete devam ederler. Pâdişah; "Efendim, Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri, kendi talebelerine kıyâmet günü şefâat edecekmiş, bu haber doğru mudur" diye sorar. Büyük velî ona döner. "Doğrudur"