Kelime-i Tevhid'in gücü

Resulullah (s.a) Mekke'de İslâm'ı açıkça anlatmaya başladığı zaman, onun daveti Kureyş ileri gelenleri arasında bomba etkisi yapmıştı İmam Ahmed, Neseî, Tirmizî, İbn Cerîr, İbn Şeybe, İbn Ebî Hatim ve İbn İshak'tan nakledildiğine göre: Ebu Talib hastalandığında, Kureyş'in ileri gelenleri bir araya gelerek aralarında istişare ettiler ve Ebu Talib'in, yeğeni Muhammed'le (s.a) kendi aralarını düzeltmesi için, ona arabuluculuk teklif etmeyi kararlaştırdılar. Zira, Ebu Talib öldükten sonra Resulullah'a (s.a) dokunacak olurlarsa, tüm Arap kabilelerinin onlara, 'Amcası hayatta iken, Muhammed'e dokunmaya cesaret edemediler. Ama Ebu Talib öldükten sonra ona saldırdılar' diye hakaret edeceklerini düşündüler Kureyş'in ileri gelenlerinden yirmi beş kişilik bir heyet Ebu Talib'in yanına gitti. Heyette, Ebu Cehil, Ebu Süfyan, Ümeyye b. Halef, As b. Vail, Esved b. Muttalib, Ukbe b. Muayt, Utbe ve Şeybe gibi ileri gelen kafirler vardı. Heyet doğruca Ebu Talib'in yanına giderek, her zaman yaptıkları gibi, Resulullah'ı amcasına şikâyet ettiler ve dediler ki: "Muhammed kendi dini üzerinde kalsın, biz de kendi dinimiz üzerinde kalalım. O bizim dinimize karışmazsa biz de onu kendi dininde serbest bırakır ve kime ibadet ederse etsin ona dokunmayız. Ama o da bizim tanrılarımızı kötülemesin ve halk arasında dinini yaymaya çalışmasın." Kureyş müşrikleri İslâm yayılmaya başladığı için telaşlıydılar. İslâm'ın davetçisi şerefli, lekesiz bir geçmişe sahip, akıl ve ciddiyet bakımından tüm Kureyş'in en seçkin kimselerindendi. Onun sağ kolu Hz. Ebu Bekir (r.a) ise, Mekke'deki ve çevredeki kabilelerin şerefli, dürüst ve zeki bir insan olarak tanıdıkları bir şahsiyetti. Şimdi Hz. Ömer (r.a) gibi cesur ve güçlü kişiliğe sahip birinin de onlarla birleştiğini görünce, tehlikenin boyutlarının büyüdüğünü anlamışlardı. Kafirlerle Resulullah (s.a) arasındaki bu konuşma hakkında, kafirlerin İslâm'ı, onda bir eksiklik, yanlışlık gördüklerinden değil, kinlerinden, kıskançlıklarından ve körü körüne atalarını taklit ettiklerinden dolayı reddettikleri malumdu. Çünkü onlar kendi içlerinden bir peygambere tabi olmayı hazmedemiyorlardı. Bunun üzerine Ebu Talib, Resulullah'ı (s.a) yanına çağırarak ona: "Ey yeğenim! Kavmimizin ileri gelenleri bana geldiler. Onlar, aranızda âdilâne bir anlaşmanın yapılarak, bu çekişmenin sona ermesini istiyorlar" dedi ve sonra yeğenine Kureyşlilerin teklifini iletti. Resulullah (s.a) ise amcasına şöyle bir