Rehavete kapıldık

Bazen seçim yoluyla da totaliter idare kurulabilir. Yönetim biçiminin adı demokrasi olabilir, lakin yönetici müstekbir ise, devlet de gardiyanlaşır. Ak Parti'den önce eski Türkiye'de Türk siyaseti böyleydi. Liberal teori bu yapıyı eleştiriyor. Ben de eleştiriyorum. İsterse adı İslam Cumhuriyeti olsun, eğer devlette adalet, demokrasi, hukuk ve şeffaflık yoksa o idare totaliter bir idaredir. Gardiyan devlet olmaz, devlet gardiyanlığa asla soyunmamalıdır. Çünkü devlet, millet için vardır.

Devlet, ortak akıl ile kurulan kurum, kural ve hukuki yapıların toplamı olarak kamu maslahatını temin eden ve herkesi "temsil" eden şeffaf, denetlenebilir bir yapıda olmalıdır. Vatandaş, derdini milletvekillerine anlattığında karşılık bulmalı, vekiller de vatandaşın dilek ve taleplerini üst makamlara iletmelidir. Ama biz de siyaset öteden beri böyle işlemiyor. Eskiden tek parti döneminde CHP'li vekiller, vatandaşın talebini Bafra sigarasının üzerine yazar, sigara bittiğinde de söverek yere atarlarmış. Şimdi vekiller, sekreterleri vasıtasıyla vatandaşın taleplerini not alıyorlar ama fiiliyatta bir şey gerçekleşmiyor.

İslam'da şura" (istişare, ortak akıl) ilkesi esastır. Bugün devletler ortak akılla değil, devleti yöneten lider kültü ile idare ediliyor. Yasama, yürütme ve yargıda siyasi erk etkindir. Devrim, ihtilal ve darbelerle kurulan yönetimler asla meşru değildir. Bizde merhum Turgut Özal'a kadar hiçbir sivil Cumhurbaşkanı olmadı. AK Parti iktidarına kadar da bu ülkede sürekli vesayetin dedikleri oldu. AK Parti'nin Türkiye'ye kazandırdığı en büyük proje, askerin elinin demokrasinin üzerinden çektirilmesi oldu. Lakin hâlâ askerin yaptığı anayasa geçerli. Evren denilen zorbanın yaptığı anayasayı; 22 yılda maalesef değiştiremedik. Postallı güruhun kılıcının önünün ve arkasının birlikte kestiği dönemde, medya ve sermaye dahi vesayetçilere çalıştı. Üst rütbeli askerler, merhum Erbakan hocaya çok çektirdiler. Gücünü milletten alan Tayyip Erdoğan, vesayetin prangasını kırdı ve adeta nefes borularını kesti. Askerin görevi sınırları beklemekti ve şimdi asli görevini icra ediyor.

Artık bazı şeyleri konuşmanın zamanı gelmiştir. Demokratik toplumlarda özeleştiri kaçınılmazdır. Adaleti ayakta tutmak hepimizin asli görevidir. Adalet çöker ise devlet de çöker. Yöneticiler herkese karşı adil olursa, o ülkede huzur ve barış olur. Kaosun, terörün ve istikrarsızlığın asıl sebebi, idarenin adaletten sapmasıdır. Eğer devlet adil olursa, tebaası altındakiler ona itaat eder.

Adı Cumhuriyet de olsa, CHP'nin tek partili dönemi totaliter ve zalim bir yönetim biçimine sahipti. Çok partili dönemde dahi CHP, karnesindeki bu büyük zafiyeti silememiştir. Genlerine kadar işleyen totaliter yapı nedeniyle, aradan bunca yıl geçmesine rağmen iktidar olamıyorlar. 1950'lerden sonra demokrasiye geçilmiş olsa da, 1960'da Adnan Menderes'i ipte sallandıran yine vesayetçiler oldu. Yaşım itibarıyla Turgut Özal'dan berisini biliyorum.

2000'li yıllara kadar maalesef vesayetin tayin ettiği iktidarlarla yönetildik. Postallı seçkin zümre, diş geçirebilseydi, Erdoğan iktidarını da darbe yoluyla devirmeyi planlıyorlardı. En son 2016'da yaşadığımız Fetö darbesi de paralel yapının da içerisinde olduğu vesayetçi bir darbeydi. AK Parti, demokrasiyi geliştirdi ve vesayete giden tüm yolları kapattı. Bir zamanlar askerin bileği masada bükülü bir vaziyette duruyordu. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile askeri vesayet tamamen bitirildi. Türkiye artık yarı başkanlık sistemine geçti. Temennimiz odur ki, tam demokratik bir anayasa yapılarak, eski sisteme geri dönüşüm tüm kapıları kapatılsın. Asker, bu ülkede bir daha darbe yapma girişiminde dahi bulunamasın. Liberaller ve bir kısım solcular, Cumhurbaşkanı AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'ı, mutlak ve sınırsız bir güç kullanmakla nitelendiriyorlar. Totaliter rejimlerde liderler kendilerinin eleştirilmesine müsaade etmezler. Ama Erdoğan bugün çok yoğun bir şekilde eleştirilebiliyor. Bu da Erdoğan'ın totaliter ve tek adam olmadığını göstermektedir. Erdoğan, merhametli ve milletine âşık bir liderdir. Yolda giderken aracını durdurup bir simitçi ile dahi sohbet eden bir lidere, tek adam ve totaliter denebilir mi Erdoğan'ın danışmanlarını, bakanları ve alt kademeye doğru inildikçe halkla içiçe olamayan bürokratları, yerel idareci ve siyasetçileri eleştirebiliriz. Yarım başkanlık sistemi de tam oturmadığı için bir takım aksaklıklar yaşanmıyor değil. Erdoğan'ın ehliyet, liyakat ve temsil kabiliyetine biraz daha önem vermesi gerekiyor. Çeperindeki yapı ve kişiler bazen kendisine zarar verebiliyor. Bunun en büyük örneğini Fetö darbe girişiminde yaşadık.