Küresel tehdit olarak iklim değişikliği

Türkiye, salgın hastalık, orman yangınları ve Karadeniz ile doğu illerinde yaşanan sel felaketlerinden sonra Kahramanmaraş merkezli 11 ilde yaşanan 6 Şubat tarihli depremlerle sarsıldı. Devlet, 11 ilin yaralarını sarmaya çalışırken, bir yandan da küresel bir tehdit olan iklim değişikliği ile ilgili konuları meclis gündeminde tartışıyor.

Özellikle Mısır'da yapılan İklim Değişikliği Zirve Toplantısından sonra çok konuşulmaya başlanılan iklim değişikliğinin, yaşadığımız doğal afetlere etkisi var mıdır İklim değişikliği nedir ve dünyamız için bir tehdit içeriyor mu Eğer bir tehditse, bu tehdit için ulusal ölçekte neler yapılabilir Doğal afetlerde iklim değişikliğinin etkisi çok önemlidir. İnsanın ve ülkeleri idare edenlerin ihmallerini, tedbirsizliklerini hesaba katmadan, sadece iklim değişikliğinin günah keçisi ilan edilmesi yanlıştır. Çevreyi ve ekolojik dengeyi bozan bizleriz. Türkiye'nin imar-iskan politikasını yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. Eskiler derdi ki, dere yataklarına yuva (ev) kurulmaz.

Sel riskine açık bölgelerdeki yapılaşmalar derhal tahliye edilmelidir. Tarım arazilerini, dere yataklarını, heyelan bölgelerini ve alüvyonlu arazileri imar ve iskana açarsak, sonrasında meydana gelebilecek sel felaketlerinden ve depremlerden şikayet etmeye hakkımız var mı İklim değişikliğini ve etkilerini tartışıp konuşalım ama öncelikle bireysel ve toplumsal bazda yapmamız gereken görevlerimizi aksatmamamız gerekiyor. Uzmanlar, eğer bizim ihmallerimiz ve İmar-iskan politikaları bu şekilde devam ettiği" sürece iklim değişikliğinin de etkisiyle sel felaketlerinin, orman yangınlarının ve depremlerin sıklaşacağını söylüyorlar. İklim değişikliği sebep değil sonuçtur.

Her şey insanda başlayıp, yine insanda bitiyor. İklim değişikliğinin de etkisiyle İnsanlığın doğaya yönelik umursamaz yıkım ve tahribatının karşılığı olarak sıklaşan ve gittikçe artandoğa olaylarına ve afetlere şahitlik ediyoruz. Her şey biz yaşarken oluyor ve bizler bu tarihe tanıklık ediyoruz.

İnsandan kaynaklanan faktörler sebebiyle ısınan dünyada,küresel iklimde meydana gelen değişiklikler, günlük şiddette etkiliyor. Geçenlerde babamla sohbet ederken; "oğlum, dünyanın sonu mu geliyor acaba", diye sordu. Neden öyle söylediğini sorduğumda, evlat, "sel felaketleri, salgın hastalık, orman yangınları derken Pazarcık depremi ile neredeyse yerin dibine batıyorduk" dedi. Altını çizerek yeniden ifade ediyorum: İnsan merkezli ihmallerimizi terk etmediğimiz sürece, başımız beladan kurtulmaz. Küresel ısınmanın sebebi de bizleriz. İklim değişiklikleri, aşırı sıcaklıklar, sel felaketleri, şiddetli kasırga, fırtınalar, hava olayları, depremler, kuraklık, yangın ve benzeri afetlerin artmasına neden oluyor.

Yani iklim değişikliği doğal afetleri tetikliyor.

Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin ana sebebi karbon salımlarıdır, fosil atıkların kullanımıdır. Oksijenin ana merkezi ormanlardır. Ormanları katleden ve yakan zihniyet, küresel ısınmanın müsebbibi ve insanlığın düşmanıdır. İklim krizi ile mücadelede en önemli silahlarımızdan biri ormanlarımızın artırılması ve korunmasıdır.

Ormanları yok etmek, sadece erozyona kapı aralamıyor. Ormanın yakılması ve yok edilmesi, aynı zamanda kuraklık ve küresel ısınmayı da tetikliyor. Sanayi devrimi sonrasında sera gazlarının atmosferdeki olumsuz etkisi her geçen gün artmaktadır.

Küresel sıcaklıklar arttı, iklim değişti. Ekolojik ve hidrolojik döngünün değişmesi sonucu kara buzullarının ve deniz buzlarının erimesi, deniz seviyesinin sürekli yükselmesi, sıcak hava dalgalarının şiddet ve sıklığının artması, bazı bölgelerde yüksek yağışların ve sel felaketlerinin, bazı bölgelerde ise kuraklıkların daha şiddetli ve sık oluşması gibi, sosyo-ekonomik sektörleri, ekolojik sistemleri ve insan yaşamını doğrudan etkileyecek önemli değişiklikleri, daha şimdiden yaşamaya başladık. İklim değişikliğine yönelik ülkelerin küresel bazda geliştirdikleri çözümler var. Bir de bireysel olarak günlük hayatta yapabileceğimiz pratik çözüm önerileri var. Yaşantımızda bazı değişiklikler yaparak, biz de bu sürece katkı sağlayabiliriz. Hayatımızın her alanında geri dönüştürülebilen ürünler kullanmalıyız. Enerji ve su tasarrufu yaparak, beslenme şeklimizi değiştirerek, karbon salımını azaltarak ve tüketim miktarımızı minimuma indirerek bireysel olarak bir adım atmış oluruz. Sera gazı emisyonunu artırıcı her eylemden uzak duralım. Plastik su şişesi ve torbalar yerine, matara ve kumaş torbalar kullanmalıyız. Mümkün mertebe ambalajlı ürünleri tercih etmeyelim. İlla edeceksek de ayrıştırılmasını mutlaka yapalım. Enerjiden ve sudan tasarruf etmek zorundayız. Çevre bilinci oluşturmamız gerekiyor. Bunun için de çevre dostu insanlara ihtiyacımız var. Küçük bir örnek verelim. Yaşadığımız şehirde mümkün mertebe toplu taşıma araçlarını kullanalım. Gideceğimiz yer çok uzak değilse yürümeyi veya bisiklet kullanmayı tercih edelim. Hem enerji tasarrufu yaparak çevreyi kirletmemiş, hem de sağlığımızı korumuş oluruz. Sürekli olarak karbon salınımını azaltacak eylemler yapalım. Ağaç dikmeye ve ormanlaşmaya gayret edelim. Çölleşmiş çorak yeryüzü, küresel ısınmanın tetikleyicisidir. Ürününüz bozulduğunda değiştirmek yerine tamir ettirmeyi tercih edin.