Anadolu çarıklısı

Nevzat Tandoğan'ın valiliği döneminde Ankara'nın merkezine (o zamanlar Ulus) ayağı çarıklı Anadolu köylüsünü sokmazlardı. Sivas'tan Ankara'ya gelen Aşık Veysel, kılık kıyafetinin düzgün olmayışı bahanesiyle Nevzat Tandoğan tarafından şehir merkezine sokulmadı. Dedem rahmetli, aynı yıllarda bir iş nedeniyle trenle Ankara'ya gider. Ayağı şalvarlı ve yemeni ayakkabılı olduğu için Ulus'tan geri çevrilir. Bunu biliyor muydunuz Bu Tandoğan hem Ankara'nın valisi, hem de belediye başkanıydı. Zaten o dönemde CHP'nin il başkanları, aynı zamanda o ilin de valisiydiler. İnanmayanlar, CHP'nin 1931 kurultay tutanağının 259. sayfası ile 1935 kurultayının 105. sayfasını okusunlar. İşte Tandoğan gibi adamların bu dönemde kılıcının önü de arkası da keserdi. Üstelik Aşık Veysel, zihniyet olarak CHP'ye de yakın birisiydi. Köy Enstitüleri'nde bağlama hocalığı da yaptı. 18 yıl valilik yapan Tandoğan, Anadolu'nun çarıklı gariban vatandaşlarını sevmezdi. 1946 yılında öldüğünde istibdadından geriye miras olarak neler kaldı Onun şu sözü çok meşhurdur: "Bu memlekete komünizm gerekiyorsa ve komünizm yararlı bir şeyse onu da biz getiririz, size ne oluyor" Kibir ve müstekbirlikte sınır tanımayan Tandoğanın ismi Ankaranın bir semtine verildi. 76 senedir Tandoğan Meydanı olarak anılıp dururken, Ak Partili 96 meclis üyesinin oylarıyla, 'Anadolu Meydanı' olarak değiştirildi. Anadolu çarıklısının alınmadığı meydana, bir nevi iade-i itibar yapıldı. .......... Türkiye'deki siyasi mücadelenin rengi, tonu ve ana eksenini 1980'li yıllara kadar, Tandoğan zihniyeti oluşturdu. İktidarın elit tabakası ve resmi ideolojinin sözcüleri, devletin laik, tebaanın ise seküler olmasını arzuladılar. Yine de onlara inat, dindar ve muhafazakâr bir yükseliş vardı. Merhum Erbakan'ın siyasete kazandırdığı siyasi bilinç, İslami kimlik ve Milli Görüş anlayışı 90 sonrası meyvesini vermeye başladı. Tek parti döneminin Türkiye'sinde CHP'den başka siyasal partilere yer yoktu. Sağ sol olayları ile darbeye zemin hazırlandı. 2 binli yıllara kadar vesayet sistemi devam etti. Erdoğan, vesayeti bitirdi, özgürlükler noktasında Türkiyeye çok şey kazandırdı. Şimdi Erdoğan başkanlığındaki hareketle eski Türkiyenin devamından yana olanların mücadelesine tanıklık ediyoruz. Laik devlet, seküler yaşantıyı tercih edenlerin elinde iken din, baskı altında tutularak denetlendi ve dindarlar da sürekli ötekileştirildi. Yaşları 50 ve üzeri olanlar, söz konusu yılları çok iyi bilirler. Bir nesil, laik yöneticilere kin ve nefret duyarak büyüdü. Çünkü dindarlara hayatı zindan eden seküler laik kesim, kendilerinin dışındakilere hayat hakkı tanımazlardı. Şimdi Ak Parti için söylenen biat kültürü" asıl CHP zihniyetinde hâkimdi. Sol da bu ülkede yıllarca eleştiri kültürüne karşı çıktı. Eleştiren, farklı pencereden bakanların kafası koparıldı. Ak Parti ile birlikte düşünce ve fikir özgürlüğünün kotları değişti. Türkiye'ye gerçek anlamda özgürlükler, herkesin insanca yaşayabileceği imkânlar sunuldu. Demokrasi ve hukuk yolunda Ak Parti'nin ilk 10 yılında çok mesafe kat edildi. Bu yıllarda muhalefette Baykal CHP'si vardı. Baykal, katı bir laikti ve partiyi zerrece laiklik çeperinin dışına taşımadı. O yıllarda CHP'nin oy oranı yine yüzde 25'ti. Erdoğan'ın Türkiye'ye kazandırdığı yeni kimlik, Baykal CHP'sini tasfiye etti. Kılıçdaroğlu'nun CHP'si, geçmişle yüzleşme ve helallik gibi adımları benimsedi. Klasik seküler CHP anlayışıyla iktidar olunamayacağı anlaşıldı. CHP'nin fikri oluşumuna katkı sağlayan Emin Çölaşan, Bekir Coşkun ve Yılmaz Özdil gibi yazarlara artık ihtiyaç duyulmuyor. CHP, her kesimden gazeteci, bürokrat ve düşünce insanına yelken açıyor. CHP ve kurmayları Ak Parti'ye özeniyor. Yeni Türkiye'ye ayak uydurmaya çalışan bir CHP var karşımızda. Ama bunca pahalılık ve olumsuz tabloya rağmen CHP'nin oy oranı yine yüzde 25. Ne yapsalar kendi çelik çekirdeklerinin dışındaki kimselerden oy alamıyorlar. İsmet İnönü zihniyetindeki Tandoğan gibi adamların