İhtiyacımız olan Simit Ekonomisi mi

Dünyadaki bütün sistemler doğal bile sorunlu. İnsan eliyle yapılanlar daha da sorunlu. İçinde bulunduğumuz kapitalist sistem de buna istisna değil.

Elbette bütün sorunların kaynağı olarak aşağıdaki gibi bir betimleme çok kolay.

"Kapitalizmin son beş yüzyılda geliştiği, aşırı ve gereksiz tüketimi ön plana çıkardığı, giderek hızlanan bir şekilde dünyanın kaynaklarını sömürdüğü, çevreyi kirlettiği, yerel toplulukları perişan ettiği, bu gidişle insanoğlunun sonunu getireceği üzerine kuruludur."

Hâlbuki dünya tarihinde kapitalizm ve sömürgecilik olmadan da birçok medeniyet çevre sorunlarını iyi yönetemediği için çökmüştür. Örneğin Polinezya uygarlığı yaptığı devasa anıtlara rağmen Batılılar onları bulduğunda çökmüş bir hâldedir. Veya çevrenin durumu hiç sömürge olmamış Madagaskar, Nepal ve Etiyopya'da özellikle vahim.

Kapitalizmi hemen eleştirmek çok kolay. Ama kapitalizmi eleştirmek kadar yenilikçi perspektiflerle kapitalizme alternatifler önerebilmek gerekli. Bunun için de büyümeme, markasızlaşma, reklam karşıtı hareketler, kitle turizmi karşıtı hareketler, derin ekoloji gibi birçok alternatif teori var.

Uzun yıllar ekonomi bürokrasisinde çalışan birisi olarak işte bu alternatif ekonomi modellerine her zaman kulak kabarttım. Ekonomiyi Amerikalıların matematikselleştirme çalışmalarına hep kuşkuyla bakarak, bir sosyal bilim gibi görmeye çalıştım.

Devletten istifa ettiğimde ilk yaptığım işlerden birisi alternatif ekonomi çalışmaları üzerine Sosyal Garaj Sosyal Sorunlara Yenilikçi Çözümler Derneği'ni kurmak oldu. Sosyal Garaj'da sürdürülebilirlik, yeşil mutabakat ve alternatif ekonomi üzerine birçok çalışma yapıyoruz. Zaman zaman bu köşeden alternatif ekonomi üzerine de yazılar paylaşacağım.

Bu haftasonu uzun zamandır kütüphanemde olan İngiliz Ekonomist Kate Raworth'ın son dönemde öne çıkan yaklaşımı "Simit Ekonomisi" kitabını bitirdim.

Raworth, ekonomiyi bize dikte edilen adı geçtiğinde herkesin far görmüş tavşana döndüğü