Çocuk Koruma Sistemi'nde ne yapılmalı

Her 20 Kasım'da Türkiye'deki çocukların sorunları ele alınır, farkındalık oluşturulmaya çalışılır. Ben de Çocuk Koruma Sisteminde yetişmiş bir birey, sivil toplumda çocuk hakları alanında çalışan birisi olarak çocuk koruma sisteminin koruma altındaki çocuklar kısmına ilişkin bazı tecrübelerimi dile getirmek ve alana katkı sunmak istiyorum. Koruma Altındaki Çocuklar Maddi Değil Sosyal Yoksun Uzun yıllar çocuk koruma alanında gönüllü çalışan ve öncü sivil toplum kuruluşları kuran ve yöneten birisi olarak diyebileceğim en önemli husus, koruma altındaki çocukların maddi değil sosyal yoksun olduğu. Bu çocuklara maddi anlamda iyi bakılıyor. Sorun toplumsal algıda bu çocukların dışlanması, etiketlenmesi, ayrımcılığa uğraması. Çocukların ve gençlerin maddi olanaklarını iyileştirerek değil, psiko-sosyal durumlarını iyileştirerek daha uyumlu ve başarılı bireyler olmalarını sağlayabiliriz. Kurum Bakımından Topluma Geçişte Gençler Yeterince Desteklenmiyor Kurumlardan ayrılan gençler hayata hazırlıksız atılıyor. Yaptığımız birçok kampanya ve çalışma sonucunda tüm illerde Bakım Sonrası Rehberlik Hizmetleri kuruldu ama hâlâ bu birimlerin personel sıkıntısı devam ediyor. Bu gençlerin kariyer, yaşam ve dil mentorluğu gibi mentorluklarla hayata etkili bir şekilde uyumu sağlanmalı. Ayrıca, özel sektör kuruluşlarına verilen bu gençleri istihdam etmeleri durumunda 5 yıl SGK muafiyetinin farkındalığının artırılması için iletişim kampanyaları ve kamu spotları çekilmeli. Korumadan Ayrılan Bireylere İlişkin Yeterli Takip ve İstatistik Yok Uluslararası istatistiklere göre korumadan ayrılan bireylerin yüzde 10'u ayrıldıktan sonra canına kıyıyor, yüzde 14'ü fuhuşa sürükleniyor. Yüzde 20'si suça sürükleniyor. Ülkemizde ise korumadan ayrılanlara ilişkin yeterli ve nitelikli istatistik paylaşılmıyor. Devletin paylaştığı tek istatistik, korumadan ayrılan bireylerin kamu kurum ve kuruluşlarında işe yerleştirilmesine ilişkin. Bunun dışında veri yok. Çocuk koruma sisteminin amacı çocukları hayata hazırlamak ve bu sistemin başarısını ölçmek çok basit. SGK'yla Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının veri paylaşım protokolü imzalaması, bu bireylerin sosyo-ekonomik durumları, medeni durumları, kaç çocuklarının olduğu, ortalama yaşı, geçirdiği hastalıklar gibi hususların ortaya konulabilmesi ve bu istatistiklerin toplumla paylaşılması gerekli. Katıldığım bir uluslararası konferansta kurum deneyimi olan bireylerin daha erken öldüğü hususu akademik verilerle paylaşılmıştı mesela. Koruyucu Ailelik ve Evlat Edinme Alanında En Önemli Sorun Psikososyal Desteklerin