Zordur madenci olmak

-250 metre yerin altındaki maden ocağında bir gün geçirerek madencilerimizin bir gününe şahitlik ettim. Zordur yeraltında çalışmak, zordur madenci olmak...Kütahya - Bugün 1 Mayıs. Emek ve Dayanışma Günü. İşçi bayramı. Her mesleğin bir zorluğu var. Geçtiğimiz günlerde 250 metre yer altındaki maden ocağında bir gün geçirdim. Madencilerimizin zorlu bir gününe şahitlik ettim. Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) Genel Müdürü Hasan Hüseyin Erdoğan ile Garp Linyitleri İşletme Müdürlüğü'nün Kütahya'daki Tunçbilek maden ocağına indik. Ocağa inmeden önce özel kıyafetler giydik. Yerimizi tespite yarayan küçük cihazları cebimize koyduk ve ışığımızı başımızdaki kaskımıza takarak maden ocağının girişine gittik.Madene raylı sistemle çalışan üstü açık küçük vagonlarla indik. Bazı madenlerde ise bu inişler asansörlerle yapılıyormuş. Madenden gelenlere hep "geçmiş olsun" dediklerini duydum. Girenlere de "hayırlı işler" deniyor. Ve 2 km eğimli bir galeriden yerin 250 m altına inişimiz böyle başladı. Galerinin duvarları ve üstü demir çubuklarla örülmüş.'Arkadan rüzgar geliyor''Galeride yavaş yavaş karanlığa doğru giderken arkanızdan gelen rüzgâr eşlik ediyor. Sanki rüzgârlı havada oturuyormuşsunuz gibi hissettiriyor. Galerinin çıkışı da olduğu için bu rüzgâr temiz hava getiriyormuş. Küçük vagonumuzu bir çekici götürüyor. İlerledikçe onun sesinin dışında bir şey duymuyorsunuz. Duvarlardan su sızıntıları görüyorsunuz ara ara. Galeride ilerlerken yemek yeme, dinlenme, ilk yardım ve ara kaçış noktaları için kazılmış küçük bölümler karşımıza çıkıyor.120 kişi vardiyadaTKİ Genel Müdürü Erdoğan, madencilerin ayak dedikleri kömürün çıktığı yere doğru ilerlerken işleyişi anlatıyor. Bu arada tavana asılı raylar da dikkatimizi çekiyor. Erdoğan o sistemle de hem eşya hem personel taşınabildiğini söylüyor.İlerlerken ara ara madencilere de rastlıyoruz. Acemi madenci olduğum için onlara "Kolay gelsin" diyorum. Madenciler 8'er saatlik vardiyalarla çalışıyorlarmış yer altında. Girdiğimiz madende aynı anda 120 kişi yer altında çalışıyormuş. Ara ara ellerinde aletlerle dolaşan madencileri de görüyoruz. Bunlar da tehlikeli gaz olup olmadığını ölçen personelmiş. Ayrıca galerinin değişik yerlerinde de metan gazı ölçen dedektörler olduğunu öğreniyoruz. Taban yollarında basınçlı hava, temiz su hattı, pis su hatları olmak üzere birçok hat varmış. Temiz havanın gelmediği yerlere ise aspiratör denilen cihazlarla hava taşınıyor. Ayak denilen kömürün çıktığı yere geliyoruz. Ortam biraz tozlu. Maske takmamız isteniyor. Ayak kuyruğuna gelince şilt denilen tahkimat ünitelerini görüyoruz. Göçük olursa bunu tutmak için yapılıyormuş. Şiltlerin önünde tamburlu kesici adı verilen ve kömürü kesen makineler var. Kesimin ardından konveyörler aracılığıyla düşen kömür parçaları bir sistemle yukarı taşınıyor hemen. Yerin bir ucundan diğer ucuna bu aletin çalışması ile bir defada 12 bin ton kömür kesiliyormuş. Erdoğan, kesiciler ve taşıyıcılar da dahil tam mekanize bir sistem kurduklarını anlatıyor. Bu esnada kömürün nasıl kesildiğini ve çıkarıldığını görüyor. Elimize kömürü alıyoruz. Madencilerimizle de sohbet ediyoruz turumuzda. Özetle onlar da 'zordur madenci olmak' diyor.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6939856;taboolaPlacement"Mid