Parası Olan Kazansın, Gerisi Ne Yaparsa Yapsın!

Gönül güzel haberler vermek, toplumda oluşacak ortak sevinci paylaşmak istiyor. Ne var ki, arka arkaya medyaya yansıyan olumsuz haberler sebebiyle toplumda var olan karamsarlık giderek yaygınlaşıyor. Söz gelimi ilgililer her fırsatta faize karşı olduklarını, en kısa zamanda faizi tek haneli rakamlara indireceklerini, bunun da ötesinde sıfırlayacaklarını söylüyorlar. Bu söylemler özellikle faizle mücadele edildiği yaklaşımına karşı ümitlendiriyor. Söz gelimi Hazine ve Maliye Bakanı Nebati'nin her fırsatta yaptığı açıklamalarda enflasyonun falan tarihte tek haneli rakamlara ineceği sözleri, açıklanan tarih gelince bırakın enflasyonun düşmesini daha da artmış olması karşısında insan ister istemez ilgililere güvenini de yitiriyor. Son olarak Sayın Nebati yaptığı bir açıklamada, "Ekonomi modelimiz dünyanın gündeminde" diyerek ekonomik uygulamaların iyi yolda olduğuna vurgu yaptı. Ancak bu açıklamanın medyaya yansıdığı gün gazetelerde bankaların yüksek kâr elde ettiklerine dair haberler yer alıyordu. Bu haberlerin başlıkları şöyleydi: "Bankaların 9 aylık kârı 286 milyar lirayı aştı." Aynı haber bir başka gazetede, "Bankalar dokuz ayda rekor gelir elde ettiler. Bankaların kârı beşe katlandı" ya da "Bankların kârı yüzde 402 arttı" başlıkları göze çarpıyordu. pushfn('ads'); Bankacılık sektörü 2021'in aynı döneminde 56.9 milyar kâr elde etmiş. Yani talimatla da olsa tüm faiz indirimleri bankaların kârını artırmış. Bu iş nasıl olmuş diye sormayın. Söylenenler hep işin bir boyutunu gösterdiği, olaya bütünü içinde bakılmadığı için yapılan vaatler, bunun da ötesinde yapılan değerlendirmeler masa başındaki gibi sonuç vermiyor. Bankacılık sektöründe büyük oranda yabancı sermaye olduğu da düşünüldüğünde bankacılığın bir yılda kârını 5 kat artırmış olması, ülkemizdeki küresel sermayenin kârını o oranda artırdığını ifade ediyor. Kısacası, ülkemizde parası olanlar kazanıyor, olmayanlar giderek fakirleşiyor. Kısacası, bankalar fakirden alıp zenginlere sermaye taşıyorlar. Bu bakımdan dışa bağımlı bir ekonomik yapının ülke insanının lehine çalışması mümkün görünmüyor. Kaldı ki, faizle mücadeleye Merkez Bankası'nın faiz oranlarının düşürülmesini örnek gösterenlerin hiç olmazsa bu değerlendirmeden vazgeçmeleri gerekiyor. Çünkü Merkez Bankası'nın faiz oranlarının düşmesi insanımıza yansımıyor. Hatta