İnsanın mânevî terakkîsi

İnsanın mahiyet-i mâneviyesi var. Bunlar akıl, kalp, ruh, sır, nefis, ahfa, hafi, vs cephesidir.Tekâmül ve tagayyür insanın mânevî mahiyetinde dahi devam ediyor. Çünkü insan manen taallümle tekemmül etmek için yaratılmıştır. Maddî ve mânevî cephesiyle beraber imtihana tabidir. İnsan, maddî ve mânevî tekâmül ile kıymet kazanıyor. Manen terakkî etmek, ilim ile mümkündür. Bu ilim ise marifetullah ilmidir. "Demek, insan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidat itibarıyla herşey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin esası ve madeni ve nuru ve ruhu marifetullahtır ve onun üssü'l-esası da iman-ı billâhtır."1 İmandaki marifetullah ve o marifetteki muhabbetullahın zevki insanın kâinattaki en kıymetli gayatü'l gayesi olmalıdır. Risale-i Nur insanı bu gayeye ulaştırır. Çünkü risaleler aynı zamanda erkân-ı imaniyeden bahsetmekle hem iman, hem ilim, hem marifetullah, hem zikir olduğundan okuması dahi bir nevi ibadettir. Ruh, iman nuru ile harekete gelir Hak ve hakikat naziktir. Gizlenir, zayıflar, ancak yok olmaz. Bilirsiniz gelin mehrini almadan evden çıkmaz, nazlanır. Hakikat de öyle, dikkatini vermezsen nazlanır. Lâyık olmayana, gönül vermeyene açmaz kendini. Onun için, aklı, zihni, kalbi, ruhu vs. bütün mânevî latifeleri ve şubeleri hakikate hazırlamak gerekiyor. Dikkat, teveccüh, iç âlemin mamur olması çok önemli. Hakikate ram olmak ve ruhen talep etmek gerekiyor. Yani hakka âşık olmak lâzım. Risale-i Nur'a ihtiyacını şiddetli hissedenler onu arayıp buluyor. Çünkü hakikat mânevî âlemimizin gıdasıdır. Mânevî cihazlarımız hakikat gıdası olmadan yaşayamaz. Hayat, ruhun ziyasıdır. Ruh ise "İman nuru ile harekete gelir."2 Hakikat usandırmaz. Ruh da hakikate muhtaç olduğu için hakikat nurundan usanmaz. Ruhun terakkî ve tekâmülü iman, marifetullah, muhabbetullah ve müşahedetullah ile mümkündür. Bediüzzaman "Ruh-u beşer için en hâlis sürur ve kalb-i insan için en sâfi sevinç, o muhabbetullah içindeki lezzet-i ruhaniyedir."3 der. Ruhun lezzeti "Ruhun tekemmülâtına göre, merâtib-i muhabbet, merâtib-i esmâya göre inkişaf eder."4 "Evet, nev-i beşerin ahvâline dikkatle bakılırsa görülür ki, ruhun