Fuar ve "Çizgilerle Bediüzzaman"

Bu seneki kitap fuarında unutulmaz hatıralar ve hikâyeler dinledik.

Bir hanım kardeşimiz standımıza yaklaştı ve yanında bulunan arkadaşı ile kitapları incelemeye başladı. Arkadaşına seçtikleri kitapları aldılar. Kendisi yeni ilâhiyatı bitirmiş. "Çizgilerle Bediüzzaman" setini görünce heyecanla "Ben bu seti internette gördüm, çok beğendim" dedi. Almak istediğini söyledi. İndirimi daha fazla yaparak kitapları kendisine verdik. Ayrıca hediye dergi ve kitaplar da ekledik. Elinde babasına ait kart olduğunu, ona çekim yaptıracağını söyledi. Tamam dedik ve çekim yaparken kart hata verdi. Bir türlü çekim yapamadık. Kart limiti yetersiz olarak görünüyordu. Kızımız mahcup oldu, kendisine kitapları alıp götürmesini, pazar gününe kadar burada olduğumuzu ifade ettiysek de kabul etmedi. Arkadaşı ile standtan ayrıldı. Baktık, kendisine hediye olarak hazırladığımız poşeti de bırakmış, öyle ayrılmış. Peşinden koşarak kendisini bulduk ve hediye kitapları unutmuşsunuz dedik. Ben alışveriş yapmadım, kabul edemem dedi. Kendisine standımıza gelenlere biz hediye veriyoruz, alışveriş yapması gerekmiyor dedik. Yine de kabul edemem dedi. Bu sefer tâ Ankara'dan sizlere verilmesi için bir ağabeyimiz bu kitapları buraya kadar getirdi, onun adına ve hayrına veriyoruz deyince poşeti kabul etti. Aynı gün kısa süre sonra kızımız tekrar standdımıza geri geldi. Babasını aradığını, kartın limitini artırdığını söyledi. Biz de sevindik ve kitapları verip kart çekimini yaparken kart tekrar yetersiz bakiye hatası verdi. Hay Allah, yine mi hata verdi dedi ve mahcup bir vaziyette elindeki poşeti tekrar bıraktı. Kendisine bu sefer kitapları alıp götürmesini, bizim hediyemiz olarak kabul etmesini ısrarla teklif ettiğimiz halde alamam dedi. Öyleyse Pazar gününe kadar gelir ödersiniz dedik, yine de olmaz deyip ayrıldı. Üzüldük! Bediüzzaman'ın hayatını şevkle okuyacak bir insana kitapları verememiştik. Bu vaziyet bizleri etkiledi. Fuarın diğer günlerinde bu hanım kızımızı beklemeye başladık. Pazar günü olmuş ve öğlen sonuna zaman ulaşmış, kızımız halen gelmemişti. Yine de bir ümit, daha zaman var derken hanım kızımız tebessüm eden simasıyla standımıza geldi. Hepimiz sevindik. Kitapları aldı ve bu sefer kart çekimi de problemsiz neticelendi. Hanım kızımız da kısa bir sohbetten sonra ayrıldı. Rabbim okuyacağı "Çizgilerle Bediüzzaman" seti sonrası bütün Külliyatı okumayı kendisine nasip etsin. Âmîn!

"Siz kazandınız, onlar kaybetti!"

Yeni Asya Standı'na hususi 'Yeni Asya' için gelenler oldu. Bir kısmı teşekkür etmek, bir kısmı dua etmek, bir kısmı da hasbihâl etmek için gelmişti. "Taş yerinde ağırdır" diye bir söz var. Yeni Asya tam zamanında haksızlıklara karşı net tavır aldığı için insanların nazar-ı dikkatini çekmişti. Hâlbuki Yeni Asya bu duruşunu hakkın hatırı için yaptı. Karşılık beklemeden, sırf rıza-i İlâhi için davrandı. Halklarda makes bulmasını Rabbimizin tesiri olarak kabul etti. Elbette ifrat ve tefrit duruşlar Risale-i Nur'un ruh-u aslisine muvafık değildi. Adale-i mahza gereği zulme ve haksızlığa uğrayanların kimliğine ve fikrine bakılmaz prensibi Yeni Asya için vaz geçilmez bir hakikatti. Birilerinin kınaması ve kızması bu hakikati değiştiremezdi. Yeni Asya şahs-ı mânevîsinin bu duruşunu tarih yazacak ve alkışlayacak inşâallah.