Esâret arkadaşları Bediüzzaman'ı anlatıyor

Bediüzzaman'ın esâret hayatı ile alakalı bilinenden çok bilinmeyenler var. Bediüzzaman, esâret günleri ile ilgili çok fazla malumat vermiyor.Esaretten firar ettiği güzergâh ve yaşanan yolculuk gizemliliğini koruyor. Esâret mahalleri bilinse de iki seneden fazla süren esâret hayatının teferruatı çok açık değil. Bediüzzaman, gerekli gördüğü kadar malumat aktararak nazarları kendi şahsına değil, Risale-i Nur'a çeviriyor. Bu hayatında açık olarak müşahede edilebilir. Bizler Bediüzzaman'ın esâret günleri ile alakalı malumatların bir kısmını belgelerden öğrenirken daha fazlasını ise onunla birlikte esir olan arkadaşlarının hatıralarından öğreniyoruz. Şimdi de o hatıralardan bazılarını okuyalım. Mustafa Bolay, Bediüzzaman ile beraber kaldığını anlatıyor: "22 Temmuz 1916'da Rusların eline esir düşmüştüm. Nihayet bizi Volga kenarındaki bir Rus şehri olan Kostroma'ya gönderdiler. İşte, Balkan Harbi yıllarında İstanbul'dan tanıdığım Bedîüzzaman Said Nursî'yi ikinci defa, esârette Kostroma'da gördüm. Kendisiyle Kostroma'da altı ay berâber kaldım."1 Mustafa Bolay Bediüzzaman'ın nasıl biri olduğunu ise şu sözleriyle anlatıyor: "Bediüzzaman çok mehabetli bir şahsiyetti. Onun heybetinden insan korkardı. Yanına herkes kolay kolay yaklaşamazdı. Onu öldürmek istemişlerdi. Bizim bulunduğumuz kampa Rus albayı, askeri şube reisi onu getirmişti."2 Esaret arkadaşlarından Mustafa Yalçın anlatıyor: "Doğu cephelerinin birinden esirler gelmiş, dediler. Kampta merakla hep dışarı toplandık. Esir çoktu. Amma karşıdan iki kişiyi getiriyorlardı. Onları iyi kolluyorlardı. Bir de baktım Molla Said ve yanındaki İznikli Osman dediğimiz bir talebesi vardı. Sandık gibi bir şey taşıyordu. Onun içinde Üstad'ın kitapları vardı. Osman'dan başka yanına kimseyi sokmuyorlardı. Osman, onun hizmetine bakıyordu. Kendisi yaralıydı, bacağı yaralanmıştı. Orada tedavi ettiler. Onu da bir koğuşa yerleştirdiler... Orada havalar çok soğuktu. Gecesi gündüzden belli olmuyordu. Bazı zaman güneş batmazdı. Orada da, geceleri Molla Said Efendi boş durmuyor, yasak olmasına rağmen gece başka kamplara gidip kitap okuyordu.