Bediüzzaman'ın esir kaldığı şehir Kosturma mı, Kostroma mı

Bediüzzaman'ın yeğeni Abdurahman Nursi'nin hazırlamış olduğu Tarihçe-i Hayat'ta amcasının "Bilâhere Van, Celfa, Tiflis, Koloğrif, Kosturma'ya sevkederler."1 ifadesi yer alır.Buna istinaden Büyük Tarihçe-i Hayat'a da aynı ifadeler şöyle girmiş: "Ruslar esir edip, Van, Celfa, Tiflis, Kiloğrif, Kosturma'ya sevk ederler."2 Bediüzzaman da Risale-i Nur'un farklı yerlerinde Kosturma ifadesini kullanmıştır. Şöyle: "Harb-i Umûmîde, esaretle Rusya'nın şark-ı şimalîsinden çok uzak olan Kosturma vilâyetinde bulunuyordum."3 Ve "O hazin hale karşı Kur'ân'dan gelen nur böyle ihtar etti ki: Senin, şimal-i şarkîde, Kosturma'daki gurbetinde bir iki esir zabit dostun vardı."4 "Birden, esarette, Kosturma'daki camideki intibah-ı ruhî yine başladı."5 Görüldüğü üzere Bediüzzaman Rus esaretinde kendi ifadeleriyle Kosturma'da kaldığını açıkça ifade eder. Risale-i Nur'a da bu şehir "Kosturma" olarak girmiştir. Ancak kaynaklarda ve halk arasında Kosturma şehrinin ismi "Kostroma" olarak geçiyor. Bu şehir ile alakalı şu kısa açıklamalara ver verilmiş. "Kostroma (Rusça: ??)6: Rusya'nın kuzeybatı kesiminde, Volga Irmağı kıyısında, Moskova'nın 320 km kuzeydoğusunda yer alır. Bu gün şehri gidip gezenler şehir girişinde şehir levhası olarak "Kostroma" olarak yazlı olduğunu göreceklerdir. Bediüzzaman Hazretleri bir kaç yerde Kosturma günlerine dair halet-i ruhiyesini anlatır. Tatarların kendisine kefil olduğu için esir kampından camiiye yerleştiğini belirten Bediüzzaman, "hüzünlü, rikkatli, firkatli, uzun gurbet gecesi" diye anlattığı günlerde yaşadıklarını Risale-i Nur'da bulabiliriz. Kostroma'da yaşadığı bir hadise de şöyledir: "Rusya'da, Kostroma'da, doksan esir zâbitlerimizle berâber bir koğuşta idik. Ben o zâbitlerimize ara sıra ders veriyordum. Bir gün Rus kumandanı geldi, gördü, dedi: 'Bu Kürd, gönüllü alay kumandanı olup çok askerimizi kesmiş. Şimdi de burada siyasî ders veriyor. Ben yasak ediyorum, ders vermesin.' İki gün sonra geldi, dedi: 'Mâdem dersiniz siyâsî değil, belki dînîdir, ahlâkîdir;