Kapıdaki tehlike!

Geçtiğimiz günlerde (20 Eylül 2023) Türkiye Milli Paralimpik Komitesi'nin (TMPK) 20. kuruluş yıldönümü muhteşem bir galayla Feshane Artİstanbul'da kutlandı. Aralarında Uluslararası Paralimpik Komitesi (IPC) Başkanı Andrew Parsons, İstanbul Valisi Davut Gül ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da bulunduğu seçkin bir davetli topluluğunun katıldığı gecede, TMPK'nin kurucu Başkanı merhum Yavuz Kocaömer için hazırlanmış duygu yüklü bir belgesel gösterime girdi. Belgeselin önemli bir bölümü Yavuz Ağabeyin kayda alınmış anlatımlarından oluşuyordu. Bir bakıma Kocaömer kendi belgeselini kendi seslendirdi. Bu, izleyicilerin çoğunun gözyaşlarını tutamamasına neden oldu. Yavuz Ağabey, kendi doğum günü de olan o gece, bedeniyle değilse bile ruhuyla ve o etkileyici davudi sesiyle aramızdaydı.

Dünyadaki nadir insanlardan biri

Yavuz Kocaömer o gece neler anlatmadı ki! TMPK'yı hangi zorluklarla, duvarlara çarpa çarpa nasıl kurduğunu, önüne ne engeller çıkartıldığını, paralimpik konusunda ülkemizde yaşanan yoğun cehaletle nasıl savaştığını tane tane bizlere anlattı. Vermiş olduğu savaşın önemli bir bölümünde beraber aynı saflarda yer almaktan, omuz omuza mücadele vermekten duyduğum gururu burada bir kez daha belirtmeliyim. Yavuz Kocaömer'in, birlikte her savaşın içinde yer alabileceğiniz, sizi asla terk etmeyecek, sizinle sonuna kadar ölümüne çarpışacak dünyadaki nadir insanlardan biri olduğunu da vurgulamadan geçemeyeceğim. Böylesi bir dosta sahip olmak benim hayattaki en büyük şanslarımdan biridir. Bu vesileyle Yavuz Ağabeyi bir kez daha saygıyla ve rahmetle anıyorum.

20 yılda katettiğimiz mesafe baş döndürücü

Geceye ev sahipliği yapan TMPK Başkanı Dr. Av. Murat Aksu, yaptığı açılış konuşmasında çok önemli konulara değindi. Yavuz Kocaömer'den bayrağı devralan ve büyük bir şevkle kolları sıvayan Sayın Aksu, paralimpik hareketin 20-30 yıllık gelişimini çarpıcı rakamlarla ortaya koydu. Bu rakamlara bir kez daha göz atmakta ve siz okurlarımıza hatırlatmakta fayda görüyorum. 1992 Barcelona ve 2000 Sydney Paralimpik Oyunları'nda sembolik olarak 1'er sporcuyla yer alan Türkiye, 2004 Atina'ya 8 sporcuyla katılmış ve tarihinde ilk kez milli atıcı Korhan Yamaç'la 1 altın ve 1 bronz madalya kazanmıştı. 2008 Pekin Paralimpik Oyunları'na ise 16 sporcuyla katılıp milli okçu Gizem Girişmen'le tarihimizde yine bir ilki başarmış ve bir kadın sporcumuz Paralimpik Şampiyonu olmuştu. Gizem'in yanı sıra masa tenisinde Neslihan Kavas da bronz madalya kazanmıştı. 2012 Londra Paralimpik Oyunları'na rekor bir katılımla, 67 sporcuyla giden Türkiye 1 altın, 5 gümüş, 4 bronz olmak üzere kazandığı 10 madalya ile büyük bir sıçrama yapmıştı. Bu başarı, paralimpik ülkesi olma yolunda hızla ilerlediğimizin bir göstergesiydi. Bunu, 2016 Rio ve 2020 Tokyo'da para sporcularımız tüm Türkiye'ye ispatladı. 81 sporcuyla gittiğimiz Rio'da 3 altın, 1 gümüş ve 5 bronz olmak üzere 9 madalya kazandıktan sonra 87 sporcuyla katılım sağladığımız Tokyo'da 2 altın, 5 gümüş, 9 bronz olmak üzeretoplamda 15 madalya ile tarihimizin en parlak sonucunu alıyorduk.

Şu ana kadar 8 branşta 35 sporcu kota aldı

Bütün bunlar, çok kısa sayılacak bir zaman dilimi olan 20 yılda geldiğimiz noktaydı. Basamakları birer birer değil, beşer onar çıkmıştık. Gün geçmesin ki, para sporcularımızın uluslararası arenada aldığı madalyalar gündeme gelmesin. Son Tokyo 2020'de olimpik sporcularımızdan daha başarılı sonuçlar elde eden para sporcularımızın önünde yeni bir sınav daha var: 2024 Paris Paralimpik Oyunları. Bir yıldan daha az bir zaman kalan Paris 2024 için sporcularımız kota mücadelesi vermeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde kaç sporcumuzun kota aldığına şöyle bir göz attım ve gördüğüm manzara pek iç açıcı değildi. Şu ana kadar 8 branşta toplam 35 sporcu kota almıştı. Bu, Tokyo'ya olan 87 sporculuk katılımı yakalama ve geçme konusunda pek ümit verici bir tablo değil maalesef. Paris 2024'te 29 branşın yer alacağını hesaba katarsak, 8 branşta katılacak olmanın pek de tatmin edici olmadığını söylemeye gerek yok. Bu sayı belki 10-12'ye çıkabilir ama bu da yeterli değil. Yine dönelim, Sayın Murat Aksu'nun açılış konuşmasının dikkatlerden kaçan önemli bir bölümüne: