Fenerbahçe beraberliğe oynamaz

Fenerbahçe beraberliğe oynar mı hiç Hem de Kadıköy'de! Olacak is değilPazar günü takımlarını ıslıklayan taraftarlar, belli ki 17 Ekim -20 Kasım arasındaki dört maçtan sadece bir puan alındığını, bu sezon Kadıköy'de üç kez mağlup olunduğunu ve bir ara liderle puan farkının 20ye çıktığını çok çabuk unutmuş.Doğu kültürünün önemli özelliklerinden biri kibir. Sorulduğunda tevazu konusunda mangalda kül bırakmasak da is icraata geldiğinde bir anda büyüklük krizine girip "nasıl olur da böyle olur, koskoca bilmem kim böyle yapar mı" tadında cümlelere ve davranışlara çok rahat bürünebiliyoruz. Tarihimizden tutun, yetiştirilme tarzımıza kadar hayatimizin her alanında, tabiri caizse hamurumuzda kibir var. Hatta öyle ki tevazuu bile abartıp kibre çeviriyoruz; "ben neyim ki, bir fakir, bir hizmetkar" vs. gibi.İste bu düşünce taraftar bedeni ile birleşince ortaya "en büyük bizim takım çıkıyor." Yahu son 15 yılda sadece iki kere şampiyon olabilmiş veya beş milyardan fazla borcu olan veya ligi küme düşme hattının biraz üzerinde tamamlayabilmiş veya son şampiyonluğunu tam 38 yıl önce kazanmış takımlardan hangisi en büyük Ve tabi ki en büyük takım asla bir puana oynamaz, galip gelemediği her maç onun için puan kaybıdır, o rakibe göre plan yapmaz, sürekli hücum oynar vs.Bu aşırı duygusallık hali, bu kadar meraklı olmamıza rağmen futbolda dünya çapında bir basarimizin olmamasının önemli nedenlerinden biri. Zira biraz başarılı olsak bunu "zaten olması gereken" diye algılayıp rehavetin, basarisiz olduğumuzda da "bu olacak is değil" diye düşünüp aşırı karamsarlığın kollarında buluyoruz kendimizi.Geçenlerde Kloppun başarılı olmasının nedenleri diye bir makale okumuştum. Onun teknik bilgisi, koçluğu ve karizmatik liderliği bir yana, makalede yazan bir ifade dikkatimi çekmişti: "kazanmak istiyorsan, bu oyunda bazen kaybedebileceğini de kabul etmen gerek." Velhasıl isin özü ve sağlıklı yaklaşımı, sadece futbolda değil hayatin her alanında,