Ünal Bolat

Türkiye

"Elimde olmadan, yüzüm kızardı"

"Mescitten ezan sesi gelip de bende hareket göremeyince abim şaşırdı!.." 1965'in bir güz ayında hayallerimi süsleyen İstanbul'a üniversite için geldik. İktisat Fakültesine kaydımızı yaptırdık. Sıra kalacak yere gelmişti... Çemberlitaş'ta, özel bir yurda yerleştik. Aylık yurt ücreti, yemek hariç 150 lira... Oldukça 'tuzlu' tabii... Kaldığım odada 2

O araç önümüze geçmeseydi!..

Uyanıklık yapan şoförün arkasından bir iki söylendik ama "şimdi stres yapmaya değmez" dedik... Çamlıca Tepesi'ndeki Belediye Sosyal Tesislerinin otoparkını bilenleriniz vardır. Bir tanesi Çamlıca Tepesi'nde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı törenle dikilen Türkiye'nin en büyük bayrağının bulunduğu yerdeki otoparktır. Sınırlı sayı

"Cehalet, cehalet, cehalet!.."

"Kocasının saçmalığına kızan Hüsniye yenge gidip durumu kayınbabası Duran Ağa'ya anlatır..." İsmail Amca sadakat testi diye bir gelenek uydurup onu da genç evlilere anlatınca, babamla, komşusu Muhiddin doğru evin yolunu tutuyor. Saflık böyle bir şey işte Babam eve varıp kapıyı açan yeni gelin anneme başlıyor bağırıp çağırmaya Annem "Ne yapıyorsun

Babama düğünde yapılan vicdansızlık!

"Sizin anlattıklarınız ne ki; bir tane de ben anlatayım, misafirlere tercüme edersiniz..." Geçenlerde bir fıkra okurken hem gülümsedim hem de kahroldum yeniden Çünkü hatırıma, babam evlenirken onunla dalga geçmek isteyen koca koca adamların cahil tecrübesiz genç bir damada yaptıkları vicdansız şakaları geldi. Bu bir gelenektir diyerek babamı kand

Hacer Gelin'in vefası

"Hacer ne iyileşiyor ne de ölüyordu. Dile kolay, tam yedi sene sürdü rahatsızlığı..." "Çavuşların Ahmet" derler bir komşumuz vardı köyde... Bir eşi vardı ki, sanki ay parçasıydı... Hacer gelinin iki yıl sonra, bir oğlu oldu... Gelgelelim, bu evliliğin ve genç ve güzel eşinin kıymetini bilmiyordu Ahmet... Hacer evine ve çocuğuna bakmaktan kendini

Yapayalnız kaldım kendimle

"Örnek alıyoruz" dedikleri adam (ben) iki gözü iki çeşme ağlıyordu önlerinde... Köfte yemek için gittiği restoranda tesadüfen babamın askerlik yaptığı bölgede olduğumu anlayınca yaşadığım heyecanı ve anlatılamaz duygularımı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Restoran sahibi adam merak ettiğim ikinci soruyu da bilmişti Doğruydu. Kavunlu komik h

"Senin baban topçu muydu"

"Babamı hatırladım. Babam askerliğini 1942 de Trakya'da Kıraçlar köyünde yaptım derdi" Çalıştığım şirketin Beylikdüzü şubesi uzak bir lokasyondu. Birkaç yıl önce çok genç yaşında kalbine yenilen bir arkadaşımız yönetiyordu. Genel Müdür, tüm şubelere yaptığı gibi fiziki şartları denetlemeye göndermişti beni. İşimiz gücümüz yılların tecrübesiyle ko

Hiç bitmesinler, ne olur!..

"Öyle samimi ve candan söylüyordu ki çocukluğum ve memleketim aklıma geldi, duygulandım..." Yıllar önceydi Bakkaliye malları yanında, teyp ve radyo gibi ufak çapta elektronik eşya da satıyordum. Bir gün dükkânıma bir genç geldi. Gurbetten gelmiş biri olduğu belliydi. Bazı şeyler aldıktan sonra, gözüne radyolar ilişti... Bir peşin kalanını sekiz ta

Çocuk gerçekten haklıymış...

"Beş on dakika öylece kalan Kolbüken, mahcup ve perişan hâlde kalkıp yanıma geldi..." Köyümüzde hemen herkesin gördüğünde hâl hatır sorduğu ama görmek ve görünmek istemediği adına "Kolbüken" dediğimiz adamın köye dönüşte karşılaştığımız olayını anlatmaya bugün de devam ediyorum... İsmail adındaki genç, Kolbüken lakaplı yol arkadaşımı atından indi

Recep Emminin oğlu İsmail

"Biraz daha yaklaştığımızda köyümüzden Recep Emminin oğlu İsmail olduğunu fark ettik." Köyümüzde hemen herkesin gördüğünde hâl hatır sorduğu ama görmek ve görünmek istemediği bir komşumuz vardı. Adına KoIbüken derlerdi... Tonoz köyünde kimse onunla cebelleşmek istemez, hep alttan alarak uzaklaşırlardı... Elbette köylüler ondan değil ağzının bozu