Ünal Bolat

Türkiye

Sarılmak...

"Baş başa kaldık. Ceset torbasına koymam gerekiyordu. Torbayı açıp yanına serdim..."Göztepe köprüsünün altında inenleri boşaltan, bavulları yol kenarına dizen otobüsün önünde ağlaşıyorduk babamla. Gözyaşları boynumu ıslatıyordu.Asker dönüşü oğlunu beklerken yaşadığı stres ve kaygının boşalmasını yaşıyordu.Pazar günü yolda gördüğüm bir bel çantasını

Romancı ve şampiyon

"Sağlığında ciddi bir kötüleşme ve bozulma görmediği için yeniden testler yaptırır..."Adamcağız hastanede genel sağlık taraması yaptırırken beyninde habis bir kitle tespit edilmiştir. Tıbben yaklaşık bir yıllık ömrü kaldığını söylemişlerdir.Adamcağız başlangıçta bir şok yaşasa da gerçeklerle yüzleşir. Kendinden sonrakilere telif hakkı kazandırmak a

"Onu görmeden dönmem!"

"Çok yürüdük, biraz dinleneyim" dedim ama "onu gözden kaçırırım" diye devam ettim... Hilmi adında bir çocuk var. Ortaokul çağında. Kendisini tanımıyorum ama sık sık buraya gelir gider. Sarışın ay yüzlü bir çocuk. Bir sevdiği olsa gerek, heyecanla, güzel giyimli bir şekilde bizim dükkânın önünden geçer."Kimsin nesisin, nereye gidersin" diye sorarım,

İnsan kendine zulmedermiş!

Baba fırsatını bulup "oğlum al şu anahtarı git dükkânı aç, bu iş inada bindi" der. Hatıramdan önce duygularımı dile getireceğim birkaç cümleyi sizinle paylaşmak istiyorum. Derler ki "Kendimizi başkaları ile kıyaslamayalım, kendimizi önceki hâlimizle kıyaslayalım..." Bir bayram sabahı adam oğluna der ki: "Oğlum müşterilerimizin büyük bir bölümü

Allah devletimize zeval vermesin

"Revirde görevli bir arkadaş, bir gün sonra eczaneye gider yazılı ilaçları almaya çalışırdı" Allahü teala devletimize zeval vermesin... 40 yıllık hekimlik hayatımda, çok uzak değil, 20 yıl önce yaşadıklarımdan iki hatıramı anlatacağım...Bir inşaat firmasında iş yeri hekimliği yapıyordum.Şikâyeti olan işçileri revirde muayene eder ve reçetelerini ya

Yağmurda ıhlamur toplanır mı

Dediler "Kuşkayası'na geldik." Sağ tarafına baktım ki Kuşkayası 50 metre önümdeydi... Hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Atıf'ın kardeşi Durnam bir düğünde "Atıf'ı ben öldürdüm" demiş ama o sarhoşun sözüne de güvenilmez. Ayık gezdiği yok ki. Burası Atıf'ın vurulmasından sonra buğarı (pınarı) ve çevresi ile Atıf'ın mezarlığı ile anılır ol

Yarım asırdır sapasağlam...

"Üzerinden 50 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen Atıf'ın mezarı sapasağlamdı" Hatıramı anlatmaya devam ediyorum... Yaklaşık 15-20 dakika daha yürüdük. Bize göre yolun sağ tarafında bir pınar gördüm. Hemen bağırdım:"Buğara (pınar) bakın!" Yolculukta olanların neredeyse hepsi bana dönüp "ne bağırıyorsun Onu biz de gördük. Şimdi oturup dinlenip su iç

Öteyüz'e seyahat ederken

"Bu seyahatte benim yaşadıklarım Evliya Çelebi'nin yaşadıklarından az değil, fazla idi.." Hatırama bugün de devam ediyorum. Dedem dedi ki:"Bu yollar gördüğünden çok genişti. Öküz arabası çalışırdı bu yollarda. Çok uzun zamandır bakımı yapılmadı. Belki de 40 yıldır. Çok yeri bu zaman zarfında ağaç bastı. Fidanlar, kesime gelen ağaç oldu. Çekirdekler

Dedemin anlattıkları...

Meğer bizden ayrılıp "belki ormanda soyguncular vardır" diye para saklamış dedem!..Çok iyi hatırlıyorum. Tarih 2 Temmuz 1972. Yaz ortası olması nedeniyle tabiat yemyeşil, ekilen tarla ve bahçelerde mahsul bolluğu dikkat çekmektedir. Köyümüzde hayvan bolluğu ve akan derelerin güzelliği dikkatlerden kaçmaz. Kendimi bildim bileli "böyle güzel yer var

Elli yıl dediğin nedir ki

"Dolabım giysilerle dolu. Birini seçer giyerim. Üstümdekiler çirkin mi" dedi... Nişanlımın komşu kızının nişanı bir sene önce Fatih'te bir düğün sarayında olmuştu. Sonra da düğünü Boğaz'da yapmışlar. Takıya boğmuşlar gelini. Damadın babası, gelinine düğün hediyesi olarak sıfır kilometre kırmızı bir araç hediye etmiş. Bunları anlattıktan sonra ded