Bir kısmını buraya da alalım:
Adalet önce haklının hakkını korumaktır. Suçluya cezasını vermek sonra gelir. O halde devlet suçluya cezasını verirken masumun hakkını korumaya öncelik vermelidir.
Hz. Ali'nin (ra), Hz. Osman'ın (ra) katil zanlıları hakkında tatbik ettiği "Şüpheden sanık yararlanır" ve "Suç ve ceza şahsîdir" ilkeleriyle açıklanabilecek olan adalet-i mahza vurgusu göstermektedir ki; devlet, fesat çıkaranı cezalandırmaya kalkarken yeni ve daha büyük sosyal problemler çıkarmaktan kaçınmalıdır.
İslamın doğru tanımında baskıcı, tek adam ve komite istibdadına dayalı bir yönetim anlayışının yeri yoktur. İslam, adaleti, meşvereti, ortak aklı, hukukun üstünlüğünü, hak ve hürriyetleri, kanun hakimiyetini, şeffaflığı, denetim ve hesap vermeyi, ahlâkî değerleri esas alan bir yönetim tarzını öngörür.
Demokrat anlayış her tür baskıcı ideolojiyi reddetmeyi, bu kapsamda bir ideoloji olan Kemalizmi anayasadan çıkarmayı gerektirir.
Mü'minler, dinini yeniden akıl ve vicdana hitap eden bir dine dönüştürmeye çalışan, adalet ve hakkaniyete hizmet eden dindar Batılılarla ittifakı geliştirmeli ve İlahî vahyin sahih versiyonunu onlara ulaştırmalıd