Işıl Özgentürk

Cumhuriyet

Çocukların bilgeliğine ve şiire sığındım

Sevgili okurlarım, şu on beş gün içinde ne kadar çok acı ne kadar çok sevinç yaşadık. Ve çaresizliğimiz ve öfkemizle baş başa kaldık. Ölülerimiz toplu mezarlara çöp torbalarıyla gömüldü. Onlar gömülürken bizi idare ettiklerini söyleyen bakanların deprem bölgesinde kahkahalarla güldüklerini gördük. Bizim kesemizden Merkez Bankası en büyük bağışı yap

'Bana bir varmış de...'

İşte yeni bir yıl, doğrusu bu yıla neşe içinde, karlarda yuvarlanarak geçirmek isterdim. Olmadı ve son anda sevdiğim dostlarımın arka arkaya yitip gitmesi, ölümün benim kuşağıma bir adım daha yaklaştığını hissetmem hiç de yabancısı olmadığım bir hüznün ferahlatıcı sularına sürükledi beni. Ve birden ünlü İtalyan yönetmen Bernardo Bertolucci'nin Paul

Acının durakları

Ne yazık ki ülkemde hiçbir şey değişmiyor. En çok da acının durakları değişmiyor. Çünkü savaş, bu güzel ülkemizi yıllardan beri işgal etmiş durumda. Geçenlerde havaalanında bir ailenin erkek çocuğunu askere uğurlamasına tanık oldum. Anne o kadar çok ağlıyor ki herkes şaşırmıştı. Sonunda oğlunun ayaklarına kapandı ve "Gitme seni ölüme yollamam ben!"

Bizi bekleyen bir sınav var

Bugünlerde sıkı bir belgesel izleyicisiyim. Özellikle İkinci Dünya Savaşı ve Hitler'in başa nasıl geçtiği ve Almanya halkının en inanılmaz yalanlara ve vahşete nasıl sürüklediğini anlatan belgeseller başucu kitaplarım gibi oldu. Pek çok şey anlatılıyor ama Hitler'in başa geçmesinde, Alman halkının ve Alman muhalefetinin oynadığı role pek değinilmiy

Çocuk tecavüzü bir evcilik oyunu değildir!

Altı yaşında bir kız çocuğuna önce gelinlik giydiriliyor, sonra beline kıpkırmızı bir kuşak bağlanıyor. Altı yaşındaki kız çocuğu neden bu gelinliği giydiğini bilmiyor, beline bağlanan kıpkırmızı kuşağın neden bağlandığını da bilmiyor, kimseler de ona söylemiyor. Bu kıpkırmızı kuşak onun bakire olduğunu simgeliyor, kızdan çok büyük bir adam işe ilk

Akran şiddeti!

Şiddet bir ülkenin can damarlarını işgal etmiş ve kanıksanmaya, çaresizce kabul görmeye başlamışsa artık masumiyet o ülkeyi terk eder. Ve artık her şey olabilir, canı sıkılıp palasını eline alan genç bir adam sokakta rastladığı ilk kadının boynunu keser, bir başkası uyuşturucu parası vermediği için annesini parçalar. Bir başkası dükkân camına kazay

Şuursuzluk!

İnsanoğlu korktuğunda, hayatta kalması tehlikeye girdiğinde, sahip olduğu her şeyi yitireceğini anladığında şuursuzca davranır. Mantık, akıl yürütme, plan yapma yeteneklerini kullanamaz. Kısaca yılana sarılır. Şimdi neden böyle bir giriş yaptım Çünkü sadece insanlar değil, kurumlar, partiler, iktidarlar da her şeyi yitireceklerini hissettikleri and

Güzel ülkem terör seni asla ele geçiremez!

Sevgili okurlarım İstiklal Caddesi'de patlayan bomba bir haftadır yüzümde açan gülücükleri bir anda siliverdi. Ülkem, insanlarım ve kendi adıma duyduğum korku beni ele geçirdi. Sonra derin bir soluk alıp kendi kendime mırıldandım: "Hayır inadına bir haftadır İzmir'de yaşadığım şenlikli günleri anlatmalıyım!" dedim. İnadına!Anlaşıldığı gibi İzmir'de

Ülkemin cehennem halleri

Geçenlerde bir arkadaşımla konuşurken söz uyuşturuculara geldi. Ve arkadaşım şöyle dedi: "Bu işi Batılı ülkeler düşünsün, biz geçiş ülkesiyiz." Aman aman sizler de böyle düşünüyorsanız bu bilgiyi hemen unutun. Ülkemiz artık bir geçiş ülkesi değil ne yazık ki en çok uyuşturucu kullanılan ülkeler arasında neredeyse birinci sıraya yükselmiş durumda. Ç

İktidarın oyları neden düşmüyor

Bugün biraz bilgiçlik taslayayım. Okurlarım beni iyi tanır, ben sokakların kızıyım. Özel arabam yok, hep toplu taşıma kullanıyorum, pek çok kentte gidip her meslekten her yaştan insanların geldiği kısa film, kısa hikâye atölyeleri yapıyorum ve bir özelliğim de genç yaşlı herkesle anında dost olup, yakınmalarını, umutlarını paylaşmak. Buna mesleki d