Hasan Koç

Yeni Asya

Hangi büyük adam

Bediüzzaman Said Nursi Münazarat isimli eserinde hem istibdadı hem de meşrutiyeti somut olarak gösterecek bir örnek verir.İstibdada dayanan bir büyük adamla demokrasiye dayanan bir büyük adamın kıyasını yapar. Acaba bu büyük adam istibdadın adamı mıdır Yoksa demokrasinin adamı mıdır İşte bahsettiğimiz bu somut örnek bize hangisinin ne olduğunu göst

İstibdadı takdir değil ancak tenkit ederiz

İstibdat hakikaten her türlü olumsuzluğun ve tuhaflığın ana merkezi. Her şeyi kendine almak ve kontrolü altında tutmak hedefinde.Tenkit yok, itiraz yok, farklı bir görüş beyan etmek yok. Sizden kodlanmış bir robot gibi yaşamanızı istiyor. Böyle olursan sana dar bir alanda yaşama hakkı ihsan ediliyor. Kendisinin çizdiği sınırları aşmamak ve kurulan

Kusurları unutma zamanı

İnançsızlık hastalığının yaygınlaştığı ve her birimizin evlerine kadar geldiği şu ahirzaman şartlarında iman hizmetinde bulunmak görevinde olanlar birbiri ile uğraşamaz.Manevi hastalığın tedavisinden sorumlu olanlar dâhili sorunları öne çıkartarak vazifelerini aksatamazlar. Hepimiz gözlerimizi şahsi kusurlara karşı kapatıp iman hizmetine yoğunlaşma

Meşrutiyet istibdat şekline girerse

Demokrasiye ait olmayan fakat demokrasi libası içerisinde kendini gizleyen istibdat anlayışı gizliden gizliye kendi hakimiyetini sağlamaya çalışmaktadır.Demokrasinin verdiği her türlü imkânı yeni bir istibdat düşüncesi inşa etmek için kullanmaktadırlar. Onlar için demokrasi istibdatlarını oluşturmak için sadece bir araçtır. Güç zirveye ulaştığında

Parlak makamları nazara alan zâtlar

Risale-i Nur hizmet-i imaniyesinde şahıslar ve kişiler ön planda değildir. Hiçbir şahıs kendini şahs-ı manevinin önünde görmez.Şahısın değeri ve kıymeti şahs-ı manevi içerisindeki vaziyetine göre ölçülür. Tüm şahıslar şahs-ı manevi içerisinde ortak bir değere sahiptir. Yüksekte veya daha ileride olan bir şahıs yoktur. Parlak makamlar ve o makam içi

Barla yerine İstanbul'da oturabilirdim

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri milletin imanın selâmeti için her zorluğa katlanmış ve her türlü eziyete tahammül etmiştir.Şahsi rahatını sağlamayı vaat eden aldatıcı tekliflere karşı en küçük bir meyil dahi göstermemiştir. Şahsına ait olan her konuda fedakârlığın en zirve noktasına ulaşmıştır. "Dokuz senedir, bir köyde inzivayı ihtiyar ettiğim;

Vukuat ve imkânat

Bir şeyin meydana gelmesi yani vaki olması vukuat olarak tarif edilir.Yine bir şeyin meydana gelmediği halde ortaya çıkabilme durumuna imkânat denir. Risale-i Nur talebeleri mahkemelerde vukuat yerinde imkânat istimal edilerek suçlanmıştır. "Muannid bir müddeiumumî mecbur olup vukuat yerinde imkânatı istimal ederek mükerreren iddianamesinde "Yapabi

İstibdat dönemlerinde haksızlık vardır

İstibdat uygulamalarının yaygın olduğu dönemler insan hak ve hürriyetlerinin yok sayıldığı dönemlerdir.İnsan şeref ve onuruna yakışmayan muamele ve hareketler meydana gelir. İnsanlara insanlığını unutturacak kadar büyük hakaret ve zulümler yapılır. Kendinize yapılan hakaretlere karşı hukukunuzu koruyup hakkınızı müdafaa edebilecek bir makam da yokt

Meslek-i Risale-i Nur

Risale-i Nur mesleğini tarikatlara kıyas ederek onlara yaptıkları hücum ve saldırıların bir benzerini Nur Talebelerine yapmaya çalışanlar nur mesleğinin esasları karşısında mağlup olmuşlardır.Öncelikle ürkütmek ve korkutmak ve devamında o mesleğin su-i istimâlatını göstermeyi denemişler fakat nur mesleğindeki sebat, sadakat ve ihlas düsturlarına ka

Aynı hataları yapmaya devam etmek

Tarihi hadiselerin tekerrür etmesi benzer hata ve yanlışların tekrarlanması sebebiyle oluyor.Dünden bugüne değiştiğini zannettiğimiz fakat bir kesimde asla değişmeyen davranışlar var. Bahsettiğimiz mesele dindar görünen insanların yaptığı yanlışları o şahsa vermeyip dine hücum etmeye başlayanlar ve her fırsatta din düşmanlığını dışa vuranlardır. De