Mahalledeki çocuklar küçük kar topları yapıp birbirine atıyordu o sıra, bazıları gelip şefkatle adama baktı. Adam tulumunu çıkarıyordu çaresizliğin. Kullandığı kirli maskesini bile yere atanların bol olduğu bir şehirde adamın mendili mahalledeki insanların gözünün içine bakıyordu. Yanına gittim adam bana baktı, bir ters bir düz baktı. Biraz öksüz baktı.
Hava soğuktu iliklerine işliyordu insanın, adamın hayatı burnundan aktı. Mendil adamın burnundan çok başkalarının eline muhtaçtı. İnsanlara el uzatmak her insanın boynunun borcudur. Hayat bir sinemaysa bu görüntünün sebepsiz olmadığını düşündüm. "Buyurun" dedim borcumu adama uzattım, adamın gözünde güneş açtı. O sırada kar topluyordu bulutlar. Şerefsizlik platolarına müşteri topluyordu sistemin böcekleri.
Birkaç saat önce bir dizi yıldızı, marka giysileri için televizyonlarda dakikalarca haber olmuştu da "içi boş cümlelerle" konuşmak sanat sayılıyordu artık. Ekranlar ahlaksızlığı dölleyenlerin saflarındaydı. Mendil açıp yardım dilenen insanlar, sırf nafaka almak için zengin bir züppeyle gecelik ilişkiye giren ucuz şöhretlerden bin kere onurluydu da sadece kötülerin kazandığı bir dünyada adamın mendilinin çıkardığı ses kimi