Evin İlyasoğlu

Cumhuriyet

Cumhuriyet coşkusu

Bütün Türkiye ayaktaydı. Cumhuriyetin 100. yılını kutluyorduk. Son yıllarda görülmemiş bir coşku. Her köşeden marşlar yükseliyordu. Neredeyse sabaha kadar bu coşku ile kıvanç duyduk. Denizden, karadan, havadan gösteriler yapıldı. Yalnız Türkiye'de değil, dünyanın dört bir yanında kutlanıyordu. Ertesi sabah sanki bir hafiflemiş, içimizi dökmüş gibi

Leylâ Pamir: Çok değerli bir müzikolog

Geçen hafta yitirdiğimiz Leylâ Pamir, çok değerli bir müzik insanıydı. Yalnız bir müzikolog değil, piyanist, düşünür, yazar ve ayrıcalıkları olan bir öğretmendi. Köklü bir İstanbul ailesinden geliyordu. Üç dört yaşındayken annesi hastalanınca bir Alman dadıyla büyütülür. Böylece Almancayı erken yaşta öğrenir. Ortaöğrenimini Alman Lisesi'nde, liseyi

Müzik dünyamızda tarihi bir hafta

Valery Gergiev'i ilk kez 2002'de Moskova Nehri üstünde ENKA'nın inşa ettiği Moskova Konserevi'nin açılışında tanımıştım. Dışarısı eksi 20 dereceydi. Şarık Tara'nın yakın dostları ve gazetecilerden oluşan bir gruptuk. Konser başlamadan önce binayı gezdik, sonra da salona alındık. KGB ajanı kaynıyordu etraf. Dediler ki Putin geliyor konsere. Ve sahne

Müzik dünyamızdan

İstanbul Uluslararası Opus Amadeus Org Festivali, bu yıl dördüncü kez düzenleniyor. İstanbul'un tarihi ve akustiği birbirinden güzel kiliselerinde gerçekleşecek olan festival, çok renkli ve farklı programıyla Avrupa'nın org virtüözlerini İstanbul'da ağırlıyor. 9 Ekim Pazartesi akşamı başlayan festivalin açılış konserindeki solist Macar org sanatçıs

Yeni konser mevsimi doludizgin

İstanbul'daki konser merkezlerinin yeni mevsim programlarına bakınca son yıllara göre çok daha zengin programlar görüyoruz. İDSO'nun Gürer Aykal yönetiminde ve Cihat Aşkın solistliğinde bir Uzakdoğu turnesine çıkması kıvanç verici. Orkestra döndükten sonraki ilk konseri 20 Ekim'de H. N. Tura yönetiminde, ünlü piyanist E. Berezovsky solistliğinde. E

Satravinski'nin diş ağrısı

Tarih boyu sanat dallarına imza atanların pek çoğu manevi ya da maddi acı çekmiş, çoğu da erken yaşta ölmüş sanatçılardır. Müzik sanatında da bunun örnekleri pek çoktur. Örneğin: J.S. Bach, öldüğünde 56 yaşındaydı. Onun zamanında elektrik olmadığından mum ışığı veya gaz lambası altında çalışmaktan görme duyusunu yitirdiğini yazar tarih. Oysa belki

Stravinsky'nin diş ağrısı

Tarih boyu sanat dallarına imza atanların pek çoğu manevi ya da maddi acı çekmiş, çoğu da erken yaşta ölmüş sanatçılardır. Müzik sanatında da bunun örnekleri pek çoktur. Örneğin: J.S. Bach, öldüğünde 56 yaşındaydı. Onun zamanında elektrik olmadığından mum ışığı veya gaz lambası altında çalışmaktan görme duyusunu yitirdiğini yazar tarih. Oysa belki

İzmir'de yeni konser mevsimi

Geçen hafta İzmir'deki Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'ndeydim. Binanın görkeminden ve konser salonunun kusursuz akustiğinden bir kez daha etkiledim. Ahmed Adnan Saygun (1907-1991) ilk kuşak çoksesli bestecilerimizin, Türk Beşleri'nin bir üyesidir. İzmir'de doğmuş, ilk müzik derslerini yine bu kentte almıştır. 1928'de Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu

Besteciden yorumcuya mektup

Yaşamımızda nüans dediğimiz ince ayrıntı olmasaydı ne kadar tek düze bir dünyamız olurdu. "Nüans" anlam olarak, çoğu zaman iki ayrı olgunun küçük farklarla birbirinden ayrılma durumunu anlatır. Konuşmada inişler çıkışlar, vurgular olmasa anlattığımızın ne anlamı kalır ki Ya müzikte nüans olmasa tekdüze seslerle nereye varabiliriz Nüans, o ince ses

Cem Mansur'un gençleri,

"Konser başlamadan önce AKM'nin içindeki bir kahvede, birkaç genç ile aynı masayı paylaşıyoruz. Başka yer olmadığından onların masasına eklendik. Biri kız ötekiler erkek. Genç kızın beden dili heyecan yansıtıyor; az sonra onun ikinci kemanlar grubunun bir üyesi olduğunu öğreniyoruz. Birazdan Cem Mansur'un yönetimindeki Türkiye Gençlik Filarmoni Ork