Erol Manisalı

Cumhuriyet

AKP korkusu, sağı ve solu yakınlaştırdı mı

Türkiye'de AKP iktidarının, "siyasal İslamcı yaşam tarzından antidemokratik uygulamalarına" yürüttüğü politikalar Türkiye'de sağı ve solu bir araya getirdi. CHP ve İYİ Parti başta olmak üzere altılı muhalefet yakınlaşmasına baktığımız zaman bunu görüyoruz.AKP korkusu, "keskin kutuplaştırma politikaları", SADAT'tan Arapçaya kadar uzanan topyekûn şer

Tramvay da şık yayalar da...

İstanbul'da Taksim'deki metro istasyonunun içinde, 1999 yılından beri asılı duran dev resimde Taksim Meydanı, bir tramvay ve önünde bir bayan görülüyor, 1956'da çekilen bu resmin altına bu yazının başlığı konmuş.Ya bugün 2022'de, 66 yıl sonra Taksim Meydanı ve Beyoğlu'nun durumu! Suriyeli seyyar satıcı ya da Afganistan'dan gelmiş garibanlardan oluş

Ulusallık, sosyal devlet ve kavram kargaşası

Özellikle de göç ve sığınmacılar sorununda tam bir kavram kargaşası yaşanıyor: "sosyal devlet ve demokrasi bütünleşmesinde" önemli bir kesim, fazlaca bencil ve dar bir pencereye sıkışınca: ya da uygar dünya gerçeklerine uzak kalınca kavram kargaşası başlıyor:- Demokrasi ve sosyal devlet önceliği varsa, Türkiye'de de kendi halkımızın ulusal, sosyal,

AKP bütün gemileri yaktı mı

Kartaca örneğindeki gibi acaba bütün gemiler yakıldı mı Gezi olayları bahane edilerek AKP'nin kutuplaştırma ve ötekileştirme çıtasını inanılmaz biçimde yükseltmesi, geriye dönüş yollarının tamamen kapatılması anlamına geliyor.Bunu gören kimi AKP üst yöneticilerinin de işin "vahametinden" çekindiklerine tanık oluyoruz! Bugün ülkede sağcısından solcu

AKP'nin 'göçmen politikası' mı

AKP iktidarının sığınmacı (ve göçmen) politikası dünyadan olağanüstü bir ayrıcalığa sahip:- Güvenlik, ekonomi, siyaset alanında Türkiye'nin ulusal çıkarları açısından en zararlı unsurlara 2011'den beri kapıları sonuna kadar açtı:- Buna karşılık Türkiye'nin ulusal ekonomik, bilimsel ve kültürel alanda en değerli yetişmiş ve yetişmekte olan "insan gü

Türkiye nereye mi gidiyor..

"Türkiye nereye gidiyor" yerine "Türkiye nereye götürülüyor" demek çok daha doğru olur. Çünkü ülke, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bugüne kadar, hiç yaşanmamış bir biçimde olağanüstü sorunların içine sürüklenmiş durumda: ne 1945-1950 arası bürokrasinin tahakkümü, ne DP'nin 1950-1960 arası baskıcı, Amerikancı ve plansız uygulamaları: ve ne de

'Arap Baharı'ndan sonra 'Ukrayna Baharı' (!) mı

BOP'tan (Büyük Ortadoğu Projesi) sonra "Daha Büyük Ortadoğu Projesi" mi Karadeniz, Körfez, Doğu Akdeniz üçgeninde, "büyüklerin" daha fazla bulaştığı, yeni "sıcak-soğuk karması" bir savaş düzeni miVe klasik soruyu soralım: Kimler kazanıyor, kimler kaybediyorABD, Ukrayna krizinin tek kazananı gibi görünüyor. Nedenleri şunlar:1) AB'yi (ve Kıta Avrupas

Firavunlar, bastonlar, zeytin ağaçları ve tahıl ambarları

Koronanın insanları eve kapattığı bir dönemde, bir de düşüp kalça kemiğinizi kırdığınız günlerde "belgesellere" daha fazla ilgi duyarsınız. 1985'te konferans verdiğim Kahire'nin eski Mısır'ına, Tutankamon'lara, Ramses'lere vaktinizi daha fazla ayırma olanağına kavuşursunuz. Hele yürürken "baston" kullanmaya mecbur kalmışsanız. Firavunlar döneminde

Demokrasi, bireyin ve toplumun yararlarının örtüştürülmesidir

- Düşünce özgürlüğünden bireyin yaşam standartlarına,- Gelir bölüşümünden sendikal haklara birey ve toplumun çıkarları örtüştüğünde katılımcı demokrasi gerçekleşmiş olur.Katılım işin özüdür: birey, vatandaş siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel, sanatsal olayların içinde "özgürce etkinlik göstererek, katılarak" demokrasinin aktif bir parçası olacaktı

Moskova-Batı arasında ip cambazlığı

Ukrayna'da Batı ve Rusya arasında tırmanma eğilimi içine "sürüklenen" kriz ve çatışma Ankara'yı açmazın içine sokmuş bulunuyor:Rusya ile karşı karşıya gelerek "Batı'nın yanında yer alma" ve kısmen de olsa ambargolara katılma lüksü yok:Enerjiden tarımsal ürünlere, nükleer santraldan komşuluk ilişkilerine Moskova ile iyi geçinmek zorundayız.Türkiye C