Enes Batman

Karar

Nerelere Gideyim

Aslında gidilecek yer bellidir. Gerçek hikayeler başladığı yerde biter, insan geldiği yere mutlaka döner. Gelmiş geçmiş bütün ömürler, farklı gitme biçimleridir bir bakıma.Bir de bu kısa ömrün içinde duraklar vardır. Kararır geceye gideriz, boyanır aşka gideriz, yorulur eve gideriz, bunalır dosta gideriz. Bir de daha gerçek hayatlar vardır.Her saba

Bizim Büyük Yalnızlığımız: Sezai Karakoç

"Yanlış trenden indin seni şehrin aynasından geçirdilerSana baktım yıllarca hep aynı özlem penceresindenYürüyen ve kaçan yalın ve çocuksu özlem penceresindenDenize karşı küçüle küçüle giden evleriİnce ince karşılardın olağan karşılardınŞen dünya içinde sen dünya içinde bir avuç şen dünyaydın sen"-Sezai Karakoç İlkO bu dünyadan göçeli bir yıl olmuş

Geçerken

Her şey biz yaşarken oluyor, evet. Dünyanın çiçekleri, çileleri, kedileri, kederleri, şarkıları, şakaları, tabuları, tabutları, tasaları, yasaları, kırgınlıkları, kırlangıçları arasından geçerken."Bu dünyada olup bitenlerin Olup bitmemiş olması için Ne yapıyorsun" diye sormuştu Sezai Karakoç, bu dünyadan tüm güzelliğiyle geçerken.Biz kendimize bü

Tavır Almak

Dünya hızla daralıyor. Ufkumuz ve umudumuz da öyle. Krizler her geçen gün büyürken çözümler kayboluyor. Kariyerin, kişisel gelişimin ve bireylerin çağında özne olmak imkansızlaşıyor. Olup bitenler olup bitiyor, insan edilgenleşiyor. Güvenlikçi söylemler ve popülizm hızla yükselirken tavır almak zorlaşıyor. Lincin, düşmanlığın ve hamasetin ortasında

İkame

Sadece miyav diyorlar sanıyordum eskiden. Sonra öğrendim ki çok şarkı varmış bildikleri. O şarkılar beni dinlendirdi. Bu yorucu ve kıyıcı gündem içinde okurlarımı dinlendirecek yazılar yazmak istiyordum, onu anlatmaya karar verdim.Bir iki hafta önceydi. Timaş Yayınları'nın yetenekli editörü, dostum Burak Genç'in duyurusunda gördüm. Bir haftalık bir

Küçük Şeyler

AEn güzel gençlik anımın adıydı Serçe. Bir grup arkadaş toplanıp fikrimizi, niyetimizi, derdimizi, isyanımızı, çiçeklerimizi ve harçlıklarımızı ortaya koyup bir dergi çıkarmaya başlamıştık. Kısa süre içinde güzel bir ilgi görmüştü. Kendimize has bir itiraz tarzımız vardı. Mesela Serçe Edebiyat Dergisi'nin Mayıs 2018 tarihli sayısı Dursun Güzel'in "

Yoğurt

Anadolu ve çevresinde sofranın bembeyaz çiçeği: YoğurtSıcak sofraların serinliği, ağır yemeklerin hafif kardeşi: YoğurtRenkli mezelerin yumuşak dokusu; havucun, patlıcanın, biberin, lahananın, semizotunun, fesleğenin, maydanozun, marulun, salatalığın dostu: YoğurtYürek ferahlatan serin çorbaların da iç ısıtan sıcak çorbaların da beyaz hammaddesi: Y

Gofret

İç cepte, arkaya saklanmış elde, meyvelerin içinde, çantanın ön gözünde bir paket: Gofret.Çocukluk anılarına, huzurlu anlara, sakin mutluluklara bir küçük davet: Gofret.Her yerde satılan, hemen alınan, sevgiyi duyuran, neşeyi çoğaltan bir nimet: Gofret."Artık eskisi kadar satılmıyor" dedi geçen gün bakkal. Bir başka gün önümdeki iki delikanlı birka

Karın Tokluğu

Bir bayram daha geçti. Bayramlar giderek bayram olmaktan uzaklaşıyor.Evlere alınan çikolataların kalitesi değişmiş, kurban kesebilenlerin sayısı azalmış; bayram harçlıkları enflasyona, akraba ziyaretleri ise benzin zamlarına yenilmiş. Neşede ve umutta bariz bir düşüş var.Bayram ziyaretlerinde döne dolaşa varılan yegane konu ekonomik kriz.Kurban, en

Kalabalık

Bu koca dünyada insanın bitmez çilesidir yalnızlık. Kalbinin bir odasında tek başına yaşar ve en umulmadık anda karşısına çıkar. En yakınlarınla beraberken, bir bulvarı geçerken, sevgilinin elini tutarken, dostuna sarılırken, aynaya bakarken karşılaşır onunla aniden. Zarifoğlu boşuna dememiş: "Ah şu yalnızlık kemik gibi, ne yana dönsen batar."Yalnı