Ali Hakkoymaz

Yeni Asya

"Kaçırılan" hayatlar - Ân diyarı (19)

Mefhumların çoğunun "mevhum" ve "merhum" olduğunu düşündü Selim Ali. "İletişim" çağı deniyordu ama anlaşmanın zorluklarını her yerde görüyordu. Tabiri caizse bir kopukluk, düşüklük, gevşeklik, hissizlik, boş vermişlik vardı.Hemen her yer hırsız girmiş bir evden beterdi. Kapı, kilit kırılmış, eşyalar alt üst edilmişti. "Normal" bir zaman değildi (z

Deccal ve İsa - Ân diyarı (18)

Martıların neşesine, kır çiçeklerinin tebessümüne, bahar bahçesinin muhabbetine bir ân şahit olduğun, hayatı -arada- okşadığın olur mu Duymuşundur. Duymadıysan da duy ki ahirzaman Deccal ve İsa karşılaşması imiş. Ben kitaplardan öyle okudum. Deccal ve şürekası... Eli delik, müsrif adamı gördün mü Yalanın, körlüğün cehennemi... İsa ve arkadaşları.

Zelzele gecesi - Ân diyarı (17)

(Bilgin Abi'nin suskunluğu)Uykunun dip köşesindeyken kendimi yatakta oturur buldum. Koca bina lerzeye gelmişti. Beşik gibi, salıncak gibi, oyuncak gibi, yıkıldı yıkılacak gibiydi. Böyle durumlarda hayat bir film şeridi gibi hayalinizden geçer, diyor ya ruhiyatçılar. Öyle de oldu. Ayağa kalkılacak gibi değildi. Ama o beşik, salıncak rahatlığı yokt

Hayatın baş köşesi - Ân diyarı (16)

Bir türkü samimiyeti, serinliği, gevrekliği, gerçekliği, bereketi, kıvraklığı, titrekliği, hüznü, sevinci, rüzgârı niye yok okullarda, niye!Maskeli bir hayata bizi kimler mecbur ediyor Maskeli, riyakar, yalancı, yüzünden, iş olsun diye işler bir türlü bitmeyecek mi Aşk olmayınca meşkçalışma olmaz atasözünden alacak dersimiz de yok demek! Aşksız ya

Yok olsun yokluk - Ân diyarı (15)

Uçup giden yıllarDiplomasız yaşanmaz gibi elime tutuşturulan sıra sıra kuru diplomalar... Yetmedi bir daha, bir daha... Bu hangi işkence... Hangi boşluk... Hangi çıkmaz sokaklar... Çöl neydi peki İhtiyaçların karşılanmadığı yer... Biri var; öteki yok... Hattâ paran da diploman da makamın mansıbın olsa da... Yok işte yok! Yok ne demekse o... Boşluk

Ah, bu benim kendime yabancılığım! - Ân diyarı (14)

Kronometre doğar doğmaz son sürat koşuyorduk. "Yarış" demeliyim yani hayat dünyaya adım atar atmaz başlıyordu.Ve bu ki koca âlemi kendisinde taşıyan birkaç kilo et kemik değildik herhalde! Bu etin kemiğin dışındaiçinde olan başka bi' şeydik. "Âdem mânâya derler; Kaş ile göz değil..." mısralarını hatırlamanın sırası... Zaman, maddemizi törpüleyip e

Şimdiki zaman duruşması - Ân diyarı (13)

Âşıkların hep bitmeyen ümidi, gözlerinin pencere önünden gitmeyişi bir hüznü uyandırırken bir yandan da beni kanat olur uçururdu.Şimdi... bu ekim telâşı... Ekimin bu gidiyor oluşu... Bu otuz ekimi hep "şimdi"lerde yaşadım... hep. Ne dünü gördüm solumda ne de yarını sağımda... Anam şimdiki bir zamanda dünyaya getirmişti beni. Ve bir şimdiki zamanda

Şimdiki zaman sayfası Ân diyarı (12)

Ahirzamanda baş döndüren kavramların başına "zaman"ı mı yazmalı! Bu "kıyamet yakınlığı" denilen arenada günler bir dakika (gibi) dense yeriZaten hangi hesabın toplaması, çıkarması, bölmesi, çarpması ise altmış yıllık bir ömür yirmi dakikaya muadilmiş. Hele diyorum bu yaşıma geldim de dünyaya az önce gelmiş gibiyim. Zaman izafi diyorlar; desinler.

Gençliğimi çaldılar anne! - Ân diyarı (11)

Öteki ülkelerin derdi kendine kalsın da bu topraklarda on, on beş yıl nerdeyse bebeklik çağıYirmiye kadar çocukluk...Yirmi beşe kadar gençlik macerası, serencamı, serüveni... Bir sürü adı var da... ortada ne iş, ne aş... Eş Daha para pul yok ki... Bu yara derin... çok hem de çok... Kasıtlı mı bu yapılanlaryapılmayanlar; ne bileyim! Netice boşluk

Ezber bozan sorular Ân diyarı (10)

Dünyanın en zor şeyi okumak olsa gerek ki kitap, ihtiyaç listelerinde yer almaz. Kitaba yakın ülkeler var.Onlar söz sahibi zaten... Bizde bu kitap işi her şey bittikten sonra -eh işte haydi o da olsun diye- iki yüz yirmi ikinci sırada yerini alır. Cehaletin en önemli fotoğrafını burada görürsünüz. Çocukluğumdan biliyorum birine "kitapsız" dendiğind