Ahmet Gürsoy

Yeniçağ

Tarih kimin yüzüne tükürecek

Türkiye'yi yönetenlerin bizzat yarattığı hatalı politikalar sebebiyle çok şey kayıp ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Ne kayıp ettik Şimdi şu an Pençe-kılıç adı altında niçin Suriye'ye hava harekâtı yapıyoruz yahut yapmak zorunda kalıyoruz Çok basit. Çünkü kendi sınır güvenliğimizi yine kendimiz, kendi politikalarımızla tehlikeye attık da ondan. T

Zihin haritalarımız

Demokrasi nedir, diye sorsanız "halkın kendi kendini yönetmesidir" diye cevap alabilirsiniz. Lakin demokrasi aynı zamanda uzlaşma rejimidir. Peki, halk nasıl bir toplumdur Ortak bileşeni kültür olan, yaşayan insan topluluğudur. Halkı oluşturan, insanları bir araya getiren ve yine bir arada tutan yaşamsal bağın adı neymiş Kültür. Demokrasi denilen y

MEB'in davranış bozukluğu

Demokrasi ile otoriter rejimler arasındaki temel fark nedir biliyor musunuz Demokrasi, gücünü ve yetkilerini hukuktan alır ve toplumsal rızayı önemser. Çünkü yönetenler seçimle (rıza ile) işbaşına gelir ve yine toplum razı değilse gider. AKP iktidarlarının en kötü taraflarından biri de işte bu "rızayı" yok sayıp dayatmayla yönetmeyi yönetimin ana m

Akşener neden 'evet' desin

Hatırlayın lütfen. Yer Manisa. Akşener, 2019 Mart sonunda elinde çantayla kürsüye çıkmıştı. Çantanın içinde, Kur'an-ı Kerim, Türk bayrağı, seccade, tespih, iki elbise ve başörtüsü vardı. Ne demeye getiriyordu "Madem beni hapsedeceksiniz, öyle ise ben hazırım" demeye getiriyordu. Neden böyle yapmıştı Çünkü siyasal rakibi ve işbaşındaki iktidarın en

Tabipler Birliği bu mu

Arkadaş, bu milletin ne çok düşmanı var. Biri çıkıyor milyonlarca Türk'ün gözünün içine baka baka "Türkçe ile düşünce üretilemez" diyor. Sanki Ekvator'da, balta girmemiş ormanların derinliklerinde yeni bulunmuş kabileden söz eder gibi anlatıyor. Bir başkası çıkıyor, "PKK'ya kimyasal silah atılmış araştırılsın" diyor öbürü "Meclise soru önergesi ver

Var mıymış Türkçenin gücü

Eskiler bilir. Yeni nesil okuyucularım için hatırlatayım istedim. Dilde yenileşme ve öze dönüş kararlarına kadar, Türkçede Arapça-Farsça terimler sistemi hâkimdi. Türk çocukları, kendi dillerinde okuyup yazmak yerine, anlamını bilmedikleri yabancı dile zorlanıyordu. "Zâviyetân-ı mütebâdiletân-ı dahiletân" diyerek, Arap, Fars kelime ve kurallarıyla

Mahir Ünal'ın saçmaları

Zavallı Türkiye. Ne kadar bahtsızsın! Zaferler kazanıyorsun, cepheden cepheye koşuyorsun, kutlu bedenini vatan uğruna hiç düşünmeden veriyorsun, sonra birileri geliyor, ya yok sayıyor veyahut küçümsüyor. AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal'ın sözlerini okuyunca, ne yalan söyleyeyim, ülkem ve tarihim adına üzüldüm. İnsan, içinde yaşadığı tarihsel dönem

Sosyal çöküşe doğru gidiyoruz

Yüksek sesle haykırıyorum: Türk toplumunda SOSYAL ÇÜRÜME, kültürel çöküşe doğru gidiyor. Yüksek bir kulenin en tepesinden Türkiye'ye bakar gibi yapınız. Toplumsal katmanlara, bütün toplumsal kesimlere tek tek bakın lütfen. Ne görüyorsunuz Siyasete bakın, halka bakın, basına bakın. Örneğin, Fakıbaba, hem eski partisi AKP'den ve hem de herkesin seçil

Evimizdeki yabancılar

Türkiye'nin önünde "Geliyorum, pusudayım" diye bağıran asıl tehlikelerden biri, "Evlerimize izinsiz göçmen kaydı" yapılmasıdır. Tıpkı önlem alınmadığı için maden ocaklarında patlayan metan gazı gibi. Göçmen tehlikesi de seçimlerde sandıkları patlatıp, Türkiye'nin geleceğini karartabilir. Düşünebiliyor musunuz Devletinizi yönetenler, sizin evinize,

Kaçamazsınız

Bu ülkenin büyük zihniyet değişimine ihtiyacı var. Topyekûn yenilenmedikten sonra hiçbir şey düzelmez. Derin bir çürüme içindeyiz. Sosyal roller ve davranışlar birbirine uymuyor. Sosyal kültür kalıplarımız öyle örselendi ki, yozlaşmanın yarattığı kültür bozulmalarının yerini dolduracak bir eğitim mekanizması kuramadığımız için, her geçen gün toplum