"Rüyamda ümmetimden birini gördüm, susuzluktan dili çıkmıştı. Tuttuğu ramazan orucu gelip, susuzluğunu giderdi..." Bu mübarek ayı, ahireti kazanmak için fırsat bilmeli, elden geldiği kadar ibadet etmelidir. Allahü teâlânın razı olduğu işleri yapmalıdır... Din büyükleri buyuruyor ki: "Cuma günü ve gecesi, ramazan-ı şerifin otuz gün ve gecesi hiç ki
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Oruçlu olan kimse, hurma ile iftar etsin! Çünkü hurma bereketlidir." Ramazan-ı şerîfin vazgeçilmez yiyeceği hurma, dînimizde önemli bir yere sâhiptir. Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem hurma ile iftar ederdi. Bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurdu: "Oruçlu olan kimse, hurma ile iftar etsin! Çünkü hurma bereketlid
Günah işleyen, tövbe ederse cenâb-ı Hak affeder. Fakat ibadet eden, ucba kibre kapılabilir. Kibir ise her iyiliğe engelder!.. Kibir, çok kötü bir huydur ve Allahü teâlâyı unutmanın alametidir. Kibir her iyiliğe engeldir, her kötülüğün anahtarıdır... Aklı olan, kendini ve Rabbini tanıyan, hiç kibredebilir mi Din büyükleri buyurdu ki: "Kibirden sakı
Sıkışık durumda olanlara, yiyecek içecek, giyecek ve barınacak şeyler için fahiş fiyatla mal satmak haramdır. Muteber kitaplarda buyuruluyor ki: Dinimizde kâr haddi yoktur. Fakat ihtikâr ve fahiş fiyat yasaklanmıştır... Medine-i münevverede pahalılık olmuştu. Fiyatlar yükseldiği için kâr haddi koyması istenildiğinde, Peygamber (sallallahü alayhi
"Kim ki gıybet edene 'Yapma Allahtan kork, o senin din kardeşindir' diyerek onu susturursa, yüz şehid sevabı alır." Günümüzde hem erkekler hem de kadınlar arasında "salgın" hâline gelen "gıybet", din kardeşinin işitince üzüleceği bir kusurunu arkasından söylemektir. Yâni belli bir müminin ayıbını, onu kötülemek için arkasından söylemek gıybet olu
"İnsan hanımını severse, onun her hâlini güzel görür. Hattâ hoş olmayan hâllerinden bile hoşlanır." Aile geçimsizliğinde, iş hayatındaki, sokaktaki tartışmalara, kavgalara baktığımızda bunların çoğunun esas sebebinin kayda değer şeyler olmadığını görürüz... "Armudun sapı var, üzümün çöpü var..." diyerek, her şeye kusur bulmak, müşkülpesent olmak;
"Bu gece ecellerin takdir edildiği gecedir. Kimbilir Allahü teâlâ kimin defterine ölecek ve kimin defterine de yaşayacak, diye kaydetti!" İmam-ı Rabbani hazretleri, (1563-1624) Hindistan'da yetişen en büyük velî ve âlimdir. Âriflerin ışığı, velilerin önderi, İslam'ın bekçisidir... Silsile-i aliyyenin yirmi üçüncüsüdür... İmam-ı Rabbani, "Rabbanî
"Ey Rabbim! Müslümanları muzaffer eyle. Ve dilersen şu Murad kulun sana kurban olsun... Önce beni gâzi kıldın, şimdi de şehit eyle..." Sultan Murad-ı Hüdavendigâr, Osmanlı padişahlarının üçüncüsüdür. Babası, Orhan Gâzi, annesi Nilüfer Hâtundur. Yıldırım Bayezid Han'ın babasıdır. 1326'da doğdu. Bursa valisiydi. Babası 1362'de vefat edince tahta çı
Cenâb-ı Hak nefsi yarattığı zaman sorar: "Sen kimsin, ben kimim" Nefs "Ene ene, ente enteBen benim, sen sensin" der!.. "Nefs" kelimesi, yirmiyi aşkın anlamda kullanılmaktadır. Ruh, can, kan, benlik, iç, kalb, büyüklük, yücelik, irade gibi. Fakat daha çok iki anlamı vardır: Birincisi, bir şeyin özü, kendisi, kişi. Mesela, Kur'ân-ı kerimde, (Her ne
Emri altındakilere merhametli ve adaletli davranmayanlar, kıyamet günü Allahü teâlânın merhametinden uzak kalacaklardır... İnsan, her kuvvetini, her azasını, ne için yaratıldı ise, o yolda kullanmalıdır. Allahü teâlânın âdetini değiştirip, onları İslamiyet'in beğenmediği yerlerde kullanmamalıdır. Çoluk çocuğu varsa, onlara karşı da, dine uygun ha
© 2016