Abdüllatif Uyan

Türkiye

"Bu, cennet kokusudur"

İbrâhim Gülşenîhazretlerinin oğluAhmed Hayâlî, babasından otuz yedi sene sonra vefât etti.İbrâhim Gülşenî'nin türbesine defnedildi.Kabrini kazıyorlardı.Güzel bir koku yayıldı.Gönül ehli olanlar;"Bu koku cennet kokusudur"dediler.Birisi o kabre indi.Çıkıp şöyle anlattı:İbrâhim Gülşenî'nin kabrini açtım.Aradan otuz yedisene geçmesine rağmen cesedi, gö

"Kitapların yanıyor koş!"

Sultân Hasan'ın devlet adamlarından iki kişiİbrâhim Gülşenîhazretlerini ziyârete geldiler.Onları içeri aldı.Hâl hatır sordu.Sonra birine bakıp;"Niyet ettiğin şey güzeldir, fakat buradaki malından değil, köyden gelecek olandan ver"dedi.Sonra öbürüne baktı.Ve kızgın olarak;"Niçin gusletmeden buraya geldin Kalk git, gusül abdesti al da öyle gel!"buyur

"Vallâhi ben her şeyi bilemem!"

Tâbiîn'in büyüklerindenKâsım bin Muhammedhazretleri,(Fıkıh)ilminde de yüksek bir âlimdi.Yine de korkardı!Yâni bir şey sorulsaydı.Hemen fetvâ vermezdi.Ve o soranlara;"İnsanın, Allahı bildikten sonra câhil yaşaması, bilmediği şeyde fetvâ vermesinden hayırlıdır"buyururdu.Ona bir mesele sorarlardı."Bilmiyorum!"derdi.Başka şey sorarlardı.Yine bilmiyorum

"Artık görmek istemiyorum"

Tâbiîn'in büyüklerindenKâsım bin Muhammed(rahmetullahi aleyh), çok alçak gönüllü idi.Bir gün bir köylügeldi.Huzûruna girdi.Ve kendisine;"Sen mi daha çok biliyorsun, yoksa Sâlim bin Abdullah mı"diye sordu.O da cevâben;"Sâlim çok bilir"dedi.Başka şey söylemedi... Kâsım bin Muhammed hazretleri anlatıyor:Resûlullah Efendimizin eshâbından birinin gözle

Zehirli ekmek!..

Muhammed Sıbgatullahzamanında iyi kalpli biri, çıkar evinden. Bir dostunu ziyârete gider. Yolda yorulur ve acıkır.Bir fırından"Ekmek"ister.Ancak parasını evde unutmuştur.Fırıncıya;"Üzerime para almamışım, sonra versem olur mu"der.Fırıncı, inanmaz.Üstelik içinden;"Bıktım bu yalancılardan"der.Bir ekmeğin içine(Zehir)doldurur, bu zavallıya verir.Bir ş

Şifâ bulamayan hasta!..

Kayyûm-i ZamanMuhammed Sıbgatullahhazretlerini çok seven bir kimse, ağır bir hastalığa yakalanmıştı.Doktora gitti.İlâç kullandı.Ama şifâ bulamadı.Bir akşam derdini arz etmek ve kendisinden duâ istemek üzere bu büyük velînin yüksek huzûruna geldi.Kayyûm-i zaman o sırada yemek yiyordu.Onu da içeri aldı.Sofraya buyur etti.Ve tebessüm ederek;"Tam üzeri

"Hamuru getirin!.."

Kayyûm-i zamanMuhammed Sıbgatullahhazretleri henüz gençken babası Muhammed Mâsum hazretleri hacca gidiyordu.Yanlarında talebelerinden bir kısmıyla Muhammed Sıbgatullah da vardı.Kâfilenin ekmek ve su ihtiyaçlarını temin vazîfesi ona verilmişti.Bir müddet gittiler.Sonra mola verdiler.Hizmetçiler, Sıbgatullah'a;"Hamur hazır, fakat etrâfta çalı çırpı o

"Resûlullah'ı örnek alın!"

Kayyûm-i zamanMuhammed Sıbgatullahınhalîfelerinden Sûfi Abdüllatif-i Kâbilî anlatır:Üstâdım Kayyûm-i zaman Muhammed Sıbgatullah hazretlerini çok görmek istiyordum.Bir gün bu arzum şiddetlendi.Yerimde duramıyordum.Ancak ben Kâbil'de idim.O ise Serhend şehrindeydi.Birden hâtırıma geldi ki:Yüksek babası Muhammed Mâsum hazretleri, bir talebesinin dâvet

"Şeytan senden ümîdini kesti!"

Kayyûm-i zamanMuhammed Sıbgatullahhazretlerinin muhlis talebelerinden olan"Gülendam"isimli bir zât şöyle anlatır:Şeytan bana çok musallat olurdu.Lüzumsuz hayâl ve düşüncelerle beni meşgul ederdi.Beni günâha sürüklerdi.Ama ben istemiyordum.Ve çok üzülüyordum!Bir gün can kulağıma;"Sen, 'Kayyûm-i zaman'ın talebesisin. Bu derdini niçin ona açmıyorsun O

Şehit olmak için...

Kayyûm-i zamanMuhammed Sıbgatullahhazretlerinin kıymetli oğlu Meyan Şeyh Ehlullah,"Sıtma"hastalığına yakalandı.Bir sene geçti.Ama iyileşmedi.Doktorlar âciz kaldıklarını söylediler.Büyük velî üzüldü.Bir gün dergâha geldi.Ve talebe arasına girip;"Sevgili oğlumun hastalığı çok uzadı, üstelik de gittikçe ağırlaşıyor. Hastalığı kendime çekip, bundan son