Abdülbaki Çimiç

Yeni Asya

Risale-i Nur'un şahs-ı mânevîsine meftuniyet

Bediüzzaman'ın ifadesiyle "Zaman şahıs zamanı değil, şahs-ı mânevî zamanıdır.Risale-i Nur'da şahıs yok, şahs-ı mânevî var. Ben bir hiçim. Risale-i Nur, Kur'ân'ın malıdır, Kur'ân'dan süzülmüştür. Şeref ve hüsün Kur'ân'ındır. Şahsımla Risale-i Nur iltibas edilmiş. Meziyet, Risale-i Nur'a aittir. Risale-i Nur'un neşrindeki harika muvaffakiyet ise, Ris

Keyfiyet, kabiliyete tâbidir

Kâinatta keyfiyetli eşya her daim azdır. Keyfiyet ise, kabiliyete tâbidir.Çünkü keyfiyet bir şeyin aslı ve özüdür. Şu kâinatta, nihayet derecede mebzuliyet ve ucuzluk içinde, nihayet derecede san'atça ve kıymetçe yüksek ve âli bir keyfiyet görünüyor.1 Bir şeyin vücudunu bilmek, o şeyin keyfiyet ve mahiyetini bilmekten ayrıdır.2 Keyfiyet-i teşekkül

İmân, marifet ve muhabbet hakîkati

Bediüzzaman "Aşk, şiddetli bir muhabbettir"1 der.Onun için aşkın temeli muhabbettir. Muhabbet, kalbin zevk aldığı şeye meyletmesidir. Elbette aşk-ı mecâzî, aşk-ı hakikîye inkılâb etmesi lâzımdır. Şöyle ki: "Dünyanın fâni yüzüne karşı olan aşk-ı mecazî, eğer o âşık, o yüzün üstündeki zeval ve fenâ çirkinliğini görüp ondan yüzünü çevirse, bâki bir ma

Esmâ-i Rabbâniye kapısı

Maddî kapıların yanında mânevî kapılar da var. Bunlardan en önemlisi; Esma-i Rabbâniye kapısı.Esmâ-i Rabbâniye kâinata tecelli eden esmâ temessülatıdır. Bir nevi eşyanın melekûtiyet cihetidir. Bu kapıdan girenler eşyada tecellî eden esmâ burçlarına çıkar. Kâinatı harfî olarak tefekkür eder. Mânâ okyanuslarına açılır. Esmâ penceresinden kitab-ı kâin

Leyle-i Kadr'in hakikatini yüz bin el ile aramak

RİSALE-İ NUR'UN KAZANDIRDIĞI İKİ NETİCEEvet, Risale-i Nur'un bu dehşetli zamandaki kazandırdığı iki netice-i muhakkakası her şeyin fevkindedir; başka şeylere ve makamlara ihtiyaç bırakmıyor. Birinci neticesi: Sadâkat ve kanaatle Risale-i Nur dairesine giren, imanla kabre gireceğine gayet kuvvetli senetler var. İkinci neticesi: Risale-i Nur daires

İnsan, aziz bir misafirdir

İnsan, Hâlık-ı Kâinatın kıymetli bir memuru ve şerefli bir misâfiridir. Hem de aziz bir misâfirdir.İnsanın azizliği, ona ikrâm edilen nimetlerden, en azından yediklerinden ve sofrasından bellidir. Koyun ot yiyor, sen; koyunun sütünü içiyorsun, etini yiyorsun. Tavuk, çöplükte eşiniyor ve öyle besleniyor. O mısır ve darı yiyor. Biz ise tavuğun etini

Ölüme müsbet bakmak!

Hayat ve ölüm, Allah'ın 'Yûhyî', ve Yûmît' isimlerinin tecellisidir. Yani, hayatı ve ölümü veren O(cc)'dur. Ancak ölümün zahiri çirkin, neticesi ve hakîkati güzeldir.Risale-i Nur, ölümün mülkî tarafından ziyâde, melekûtî tarafına baktırır. Maddî ve mânevî bütün musîbetlerin, marazların arkasında Allah'ı hakkıyla tanımamak yatıyor. İnsan, marifet ve

Okumak, Nur Talebesinin gıdasıdır

Risale-i Nur'un şahs-ı mânevisi çok kuvvetli bir mıknatıs gibidir. Sâfî ve yüksek rûhları çekiyor. Onun için Risale-i Nur'un şahs-ı mânevîsine meftun olmak gerekiyor.Bu çekimde idrakin payı çok azdır. Tamamen rûhîdir. Cemâatin tatlılığı, mütebessim çehrelerde tecelli eder. O çehreler sâfî rûhları celb ediyor. Kardeşlerin lisân-ı hâli, mânevî keyfiy

Ruhun inkişâfı, kalbin intibâhı için ne yapmalıyız

"Ruhu inkişaf edip kalbi intibaha gelen zatlar okumaktan usanmaz."1Risâle-i Nur kitapları metne dayalı eserler. Şahıs merkezli olmayıp şahs-ı mânevî esaslı bir yol takip eder. Mustafa Hulûsi ağabeyin Risale-i Nur'u okumamız için bizlere tavsiyesi şöyledir: "Tekrar çok tavsiye ediyorum, okuyun, okuyun. Okudukça, risaleler feyzâver nurları saçıyorlar

Okumak, tefekkürü ziyadeleştirir

"Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa hayvan ve câmid hükmünde insan olmak ihtimali var."1 diyen Bediüzzaman, ne kadar mükemmel bir hakîkate işâret etmiş.Zübeyir ağabey de bir konferansında "Nurları taşımak, okumak, daima okumak için zamanlarınızı büyük bir kıymetle kıymetlendireceksiniz. Nurları okumak sevgisiyle, Nurları okumak heyeca